Mahkemesi : Alanya İş MahkemesiTarihi : 04/06/2014Numarası : 2013/175-2014/355 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinde 01.04.1995-20.02.2013 tarihleri arasında pastane şefi olarak çalıştığını iş akdinin davalı tarafından haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini, günlük 07.00-22.00 saatleri arasında çalıştığını bildirerek kıdem tazminatı ihbar tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacının iş akdinin sezon sonunda askıya alındığını, yeni sezon başlamadan davacının işten ayrılmak istemesi üzerine kıdem tazminatı ödenerek iş akdinin feshedildiğini ve başka bir alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İşçiye, işyerinde çalıştığı sırada yapmış olduğu ara dinlenmelerin süresi konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır. Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68'inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63'üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68'inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir. İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi ve bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz. Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez. Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Bu sürenin haftalık 45 saati aşan kısmını oluşturması halinde ise, zamlı ücret ödenmelidir. Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir. Somut olayda, bilirkişi tarafından davacının fazla çalışma alacağı; davacının günlük onbir saat çalıştığının kabulü ile, bundan birbuçuk saat ara dinlenmenin mahsup edilmesi suretiyle hesaplanmıştır. Oysa yukarıda detaylı şekilde açıklandığı üzere, aksi sair delillerle kanıtlanmadıkça günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir. Yine davacı tanık beyanları incelendiğinde davacının günde bir saat ara dinlenmesi yaptığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle bilirkişinin fazla çalışma süresine ilişkin yapmış olduğu hesap hatalıdır. Mahkemece hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle eksik miktarda fazla çalışma ücretine hükmedilmiş olması doğru olmayıp bozma nedenidir. 3-Taraflar arasında davacının bordrolarına tahakkuk ettirilmiş olan hafta tatili ücretlerinin, hafta tatili ücreti hesabında dikkate alınıp alınmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davalı vekili hafta tatili ücreti yönünden davacının çalıştığı dönemlere ilişkin olarak bordrolarda tahakkukların yapıldığını ve bu çalışmaların karşılığının ödendiğini, bu nedenle bilirkişinin bu alacağa ilişkin olarak yapmış olduğu hesaplamaların hatalı olduğunu bildirmiştir. Gerçekten de bilirkişi tarafından bu alacağa ilişkin olarak yapılan hesaplama incelendiğinde; bordrolarda sadece 2012 yılında hafta tatili ücretine ilişkin tahakkuk olduğu fakat bordrolama tekniğinden dolayı bunun normal mesai mi yoksa ek mesai mi olup olmadığı anlaşılamadığından bahisle, husumetsiz tanığın çalışma dönemine göre 2008-2011 yılları arasında hesaplama yapmıştır. Oysa bordrolar incelendiğinde 2009-2011 yılları arasında bordrolara bir çok defa hafta tatili çalışması tahakkuk yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu tahakkukların hesaplamalarda dikkate alınmaması veya neden dikkate alınmadığının belirtilmemesi hatalıdır. Mahkemece yapılacak iş dosya uzman bilirkişiye tevdi edilmek suretiyle, bordrolama tekniği tam olarak izah edilerek, bu tahakkukların gerçekten de doğru bir hesap yöntemi ile işçiye yapılacak ödemeye yansıtılıp yansıtılmadığı tespit edildikten sonra, eğer tahakkuklar ödenecek rakamlara yansıtılmış ise bordrolarda yazılı tutarların işçiye ödenip ödenmediği banka kayıtları veya diğer işyeri kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermektir. Mahkemece bu hususa dikkat edilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 21.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.