Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 258 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25040 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Sivas Kadastro MahkemesiTarihi : 17/07/2013Numarası : 2012/73-2013/41 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı N.. G.. ve katılan davacı H.. G.. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu .. ada 7 parsel sayılı 5308,05 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı V.. D.. adına tespit edilmiştir. Davacı N.. G.. miras yoluyla gelen hakka, satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında H.. G.. miras yoluyla gelen hakka dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece davacı ve katılan davacının davalarının reddine, dava konusu taşınmazın dava dışı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı N.. G.. ve katılan davacı H.. G.. tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece dava ve temyize konu 103 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tespit tarihinde davacı, katılan davacı ve davalı yararlarına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Kadastro tespitine bir kayıt ve belge esas alınmamı??, yargılamada taraflar bir kayıt ve belgeye dayanmamışlardır. Nitekim davacının dayanağı senet ise mülkiyet belgesi mahiyetinde olmayıp sadece bir ispat aracı olmakla yasal anlamda belge olarak kabul edilemez. Hal böyle olunca taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı menkul mal hükümlerine tabi olduğu, bu nedenlerle yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği kuşkusuzdur. Ne varki; dosya içeriğine göre dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık sözleri ve tutanak bilirkişilerinin beyanları soyut nitelikte gerekçesiz olaylara dayanmayan sözlerden ibaret olduğu gibi alınan beyanların birbirleri ile çelişkili olmasına rağmen mahkemece ortaya çıkan bu çelişki giderilmeye çalışılmamıştır. Ayrıca davacı ve katılan davacı ile davalı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda da yeterli araştırma yapılmamıştır. Özetle mahkemece zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve soruşturma yetersizdir. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi fen ve 3 kişiden oluşturulacak ziraat bilirkişi kurulu tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü ve tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, taşınmaz üzerinde davacı ve katılan davacı ile onların miras bırakanı olan A.. R..G..'un mu yoksa davalı tarafın mı zilyet olduğu, bu zilyetliğin ne zaman başlayıp ne şekilde sürdürüldüğü ve sona ermiş ise zilyetliklerinin ne zaman sona erdiği, taşınmazın halen kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmıyor ise bunun süresi ve bu halde somut olayda iradi terkin bulunup bulunmadığı hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespitte saptanan hukuksal olgu dikkate alınarak tutanak bilirkişileri dinlenerek tespitte saptanan hukuksal olgu ile hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık ile yapılması muhtemel keşifte dinlenecek olan yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında aykırılık varsa duraksamasız giderilmeli, komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, komşu taşınmazların tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmış ise nizalı parsel yönünü sözü edilen kayıt ve belgelerin ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği üzerinde durulmalı, uzman bilirkişi fen elemanı ve ziraat bilirkişi kurulundan keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı taşınmazın fotoğrafları çektirilmeli bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi somut olayda davanın mahkeme önüne 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 10.maddesi gereği komisyonca aynı kuvvet ve mahiyette belgelerin bulunması veya 27.madde gereği aktarılan davanın varlığı nedeniyle gelmediği, eldeki davanın 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 11.maddesi gereği 30 günlük askı ilan süresinde açılan tespite itiraz davası olup dava konusu taşınmazın malik hanesinin de dolu olduğu, bu halde somut olayda 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 30/2.maddesinin uygulanmasını gerektirir bir durum da bulunmadığından mahkemenin resen malik belirleyemeceği gözetilmeksizin talep dışına çıkılarak istemden fazlaya veya başka bir şeye olacak şekilde taşınmazın davada taraf olmayan Hazine adına tesciline karar verilmesi dahi isabetsiz, davacı N.. G.. ve katılan davacı H.. G..'un temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istekleri halinde davacı ve katılan davacıya iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.