Kadastro tespitine dayalı olarak oluşan tapu kaydının iptali istemi ile açılan davada mahkemece verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü: İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava ve temyize konu 157 parsel sayılı taşınmaz hakkında Kadastro Mahkemesine açılan davanın yerel mahkemece 11.12.2000 günlü 1991/597-2000/333 E. K. sayılı hükümle sonuçlandırdığı, sözü edilen hükmün davanın tarafları hakkında davacı taraf ile özellikle davalı Mehmet yönünden yargı denetiminden geçerek kesinleştiği, dava konusu taşınmazı davalı M…….'ten tapu dışı işlemle tespit gününden sonra satın aldığı iddiasıyla davaya katılan Muharrem'in açtığı davanın ise ilamda belirtilen hukuksal nedenlerle görev yönünden reddine ve hükmün kesinleşmesi üzerine Kadastro Mahkemesince oluşturulan ve kesinleşen görevsizlik kararı üzerine usulün 193 ve onu izleyen maddeleri hükmü gereğince davanın genel mahkemede görülüp sonuçlandırdığı ve hükmün davacı Hazine tarafından temyiz edildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hemen duraksamasız vurgulamak gerekirse, kesin hüküm, kamu düzenine ilişkin, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşuludur. Kural olarak, kesin hükmün varlığı halinde aynı taşınmaz ya da taşınmazlara ilişkin sonraki günlü uyuşmazlıkların önceki günlü kesin hükme göre çözümlenmesi zorunludur. Öte yandan, kesin hükmün akdi ya da irsi haleflerini de bağlayacağı kuşkusuzdur. Dava ve temyize konu 157 parsel sayılı taşınmaz hakkında hükmü temyiz eden davacı Hazine ile adına tescile karar verilen katılan davacı Muharremin bayii (satıcısı) Mehmet arasında az yukarıda vurgulandığı gibi kesin hüküm oluşmuştur. Katılan davacı Muharrem, çekişmeli taşınmazı Mehmet'ten tapu dışı işlemle satın aldığını öne sürerek davaya katılmıştır. Dava konusu taşınmazın davaya katılan davacı M……….'in satıcısının "bayiinin" tutunduğu tapu kaydının kapsamında kalmadığı, taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca Hazine'ye kalan taşınmazlardan olduğu gerekçe gösterilerek Kadastro Mahkemesinde hüküm kurulduğuna, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımadığı dikkate alındığında mahkemece dava ve temyize konu taşınmazı tespit gününden sonra satın aldığı belirlenen bu niteliği ile davada yenilik doğurucu hakka dayanarak davaya katılan davacı Muharremin davasının reddine, çekişmeli taşınmazın davacı Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 09.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.