Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 251 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8468 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, kaçak elektrik kullanımına dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, 19.01.2009 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı, kaçak elektrik tespit tutanağının tanzim edildiği meskene ilişkin elektrik abonelik sözleşmesinin bulunduğunu savunmuştur. Dosya içerisinde mevcut 21.03.2005 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağı ile, davalının Merkez Mah. Morlale Sok. No:7 D-blok adresinde idareye kayıtsız elektronik sayaç takmak suretiyle kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği belirtilmiştir. Davalı tarafından imzalanmamış olan tutanak içeriğinden, davalının abone olmadığı anlaşılmaktadır. Buna karşın, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde ibraz etmiş olduğu abonelik sözleşmesi suretinden anlaşıldığı üzere, kaçak tutanağı tanzim edilmiş olan mesken bakımından, davalının abonelik sözleşmesi imzalamış olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, karara esas alınan bilirkişi raporunda, davalının söz konusu mesken bakımından aboneliğinin bulunup bulunmadığı tartışılmadığı gibi, mahkemece de davalının abonelik durumu ve davalı tarafça ibraz edilen abonelik sözleşmesinin kaçak tutanağı tanzim edilmiş olan meskene ait olup olmadığı araştırılmamıştır. Dava konusu mesken bakımından, kaçak tutanağının tanzim tarihi itibarıyla davalının aboneliğinin bulunup bulunmadığı araştırılarak, davalının abone olması halinde ne şekilde kaçak elektrik kullandığı hususunun davacı tarafça ispatlanması gerektiği ve buna göre davalının eyleminin kaçak kullanım olup olmadığının tespitine yönelik alanında uzman bilirkişiden denetimeelverişli rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde karara verilmiş olması yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, kararın hüküm fıkrasında asıl alacak 2.872,88 TL ye takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine şeklinde karar verilmiş ise de; icra dosyasında asıl alacak miktarının 1.954,82 TL olduğunun anlaşılmasına göre, verilen kararın kendi içinde çelişiyor olması ve asıl alacak olarak yazılan 2.872,88 TL üzerinden faiz işletilerek takibin devamı halinde, faize faiz işletilmiş olacağından, kararın hüküm fıkrasıda usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.