Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine. 2- Davacı vekili, iş akdinin haklı bir neden olmaksızın işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Fazla mesai ücretinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Ancak, tanıkların beyanları, her zaman kendi çalıştıkları dönem için geçerli olup, görgüye dayalı bilgileri olmayan dönem yönünden değerlendirilmesi mümkün değildir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Somut olayda, davacı 05.04.2011-15.04.2013 tarihleri arasında davalı şirkette çalışmıştır. Davacı tanığı ... 2011 yılında 1,5 ay, 2012 yılı yaz aylarında 3 ay süreyle işyerinde çalıştığını, diğer davacı tanığı ... ise 2011 yılı Şubat ayından itibaren 1 ay süreyle davalı işyerinde çalıştığını beyan etmiştir. Davacı tanıklarının çalışma süresi, davacının çalışma süresinin tamamını kapsamamaktadır. Bu durumda, davacı tanıklarının çalıştıkları süreler belirlenerek, beyanlarının sadece kendi çalıştıkları dönemle sınırlı olarak değerlendirilmesi gerekirken, tüm çalışma dönemini kapsayacak şekilde geniş yorumlanarak fazla mesai hesabına esas alınması yanlıştır. Bu şekilde hesaplama yapan bilirkişi raporu, dosyaya uygun ve hükme esas alınmaya yeterli bir rapor değildir. Yapılacak iş, davacının, kendi tanıklarının çalıştıkları dönemler yönünden, kendi tanıklarının bildirdiği sürelerle çalıştığı, davacı tanıklarının çalışmadığı dönemler yönünden ise, davalı tanıklarının bildirdiği sürelerle çalıştığı kabulü ile fazla mesai süresinin ve ücretinin belirlenmesinden ibarettir. Hatalı bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozma nedenidir. Davacının Cumartesi günleri 08:00-16:00 saatleri arasında 8 saat çalıştığı kabul edilmiş ve bu süreden 0,5 saat ara dinlenme süresi düşülerek hesaplama yapılmıştır. Ara dinlenme süresinin 7,5 saati aşan çalışmalarda 1 saat olarak esas alınması gerektiği dikkate alınmadan yarım saat olarak kabulü de hatalıdır. Ayrıca mahkemenin gerekçesinde davacının haftanın 5 gün 08:00-18:00, cumartesi günleri ise 08:00-16:00 saatleri arasında çalıştığı ve bu çalışma şekline göre fazla mesai yaptığını belirtmesine rağmen haftada 2 gün 08:00-18:00 saatleri arasında, haftanın 3 günü 08:00-20:00 saatleri arasında, haftanın bir günü ise 08:00-16:00 saatleri arasında çalıştığı kabulüyle hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurduğu görülmüştür. Mahkemece, hüküm ile gerekçeli kararın gerekçesi arasında çelişki yaratılmış olup bu durum bozma nedenidir. 3- Davacının hizmet süresinin hangi tarihte sona erdiği konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK.nun 26. maddelerinde açıkça belirtildiği üzere “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” Taleple bağlılık kuralı gereği hakim davacının davalı işyerinden ayrıldığını beyan ettiği tarih ile bağlı olup daha fazlasına hükmedemez. Somut olayda; davacı dava dilekçesinde sözleşmesinin davalı işveren tarafından 15.04.2013 tarihinde feshedildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının 17.04.2013 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığı kabul edilmiş ve işçilik alacakları bu tarih esas alınarak hesaplanmıştır. Yapılacak iş; davacının talep gibi 15.04.2013 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığı kabulüyle hesaplama yaptırarak sonuca varmaktır. Mahkemece davacının talebini aşar şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir. 4- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının genel tatil ücreti tanık beyanlarına göre hesaplandığı halde hakkaniyet indirimi yapılmaması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.