Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23323 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26607 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : İşe iade Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, şirketin yeniden yapılanmaya gittiği, davacının hizmetine ihtiyaç kalmadığı gerekçesiyle iş akdini İK 17. Madde uyarınca feshettiğini, fesih sebebinin açık ve kesin olarak gösterilmediği, geçerli neden olmaksızın haksız ve keyfi olarak iş akdinin feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığı, fesih bildirim tarihinde davalı işyerinde davacı ile birlikte sadece 14 kişi çalıştığını, dava şartının oluşmadığını, kaldı ki, davalı şirketin avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık işkolunda yeralması nedeniyle 30 işçi şartı oluşsa dahi İK’ndaki iş güvencesi hükümlerinin uygulanamayacağı, davalı şirketin kurucu ortaklarının Japonya ve Fransa merkezli iki ayrı şirket olduğu, bu şirketlerin ... adı altında 30’a yakın ülkede 35 farklı faaliyet gösterdiği ve toplamda 2800 civarında çalışanının olduğu, ancak bunun dava ile bir ilgisinin bulunmadığı, davalı şirket yabancı sermeyeli TR’de kurulan bir Türk şirketi olup ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu, davalının TR’deki faaliyet alanının tohum satış ve pazarlama ile sınırlı olduğu, çalışan sayısının da davacıdan sonra 13 kişi ile sınırlı olduğu, reorganizasyonla bölümün lağvedilmediği fakat satış müdürlüğü kadrosunun kapatıldığı, işletmesel kararla yeniden yapılanma sebebiyle tazminatları ödenerek geçerli nedenle iş akdinin feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, işten çıkartılan işçinin, en az 30 işçi çalışması gereken bir iş yerinde veya işletmede istihdam edildiğini, dolayısıyla İş Kanununda ön görülen iş güvencesinden yararlanması gerektiği iddiasını ispat ile yükümlü olduğu, davalı şirketin dünya çapında faaliyet gösterdiği belirtilen Sakata firmasının Türkiye acentesi olarak görev yaptığı, ancak ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu, duruşmada dinlenen tanık anlatımlarına göre yurt dışı şirketler ile davalı şirket arasında birlikte istihdam ya da personel transferi yapılmadığı, dünya çapında faaliyet gösteren sakata firmasının Türkiye’de başkaca farklı bir firmasının bulunmadığı, bu itibarla 30 işçinin belirlenmesinde salt Türkiye’de çalışan işçi sayısının nazara alınmasının gerektiğinden bahisle işe iade davası açmanın yasal koşulu olan 30 işçi sayısının bulunmaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve dolayısıyla davacının işgüvencesi kapsamında kalıp kalmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18.maddesidir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18.maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir. Otuz işçi sayısının belirlenmesinde fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınır. Kanun koyucu tarafından yurtdışında aynı iş kolundaki işyerlerinde çalışan işçilerin dikkate alınmayacağı yönünde açık bir düzenleme yapılmadığı gibi aynı iş kolundaki işyerlerinin sadece ülke sınırları çerçevesinde değerlendirileceğine ilişkin bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Uluslararası çalışan ve birçok ülkede işyeri açan bir kuruluşun açtığı işyerini bulunduğu ülke mevzuatına göre kurması ve bu şubenin ayrı bir tüzel kişilik alması, aynı iş kolunda birçok işyeri olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle uluslararası çalışan ve Türkiye'de şubesi ya da acentesi bulunan şirketler bakımından Türkiye'deki işyerinde çalışan işçi sayısının 30'dan az olduğu gerekçesi ile o işyerlerinde çalışan işçilerin iş güvencesinden yoksun bırakılması yasanın gerekçesine ve ölçülülük ilkesine uygun olmayacaktır. Somut olayda, davalı şirketin uluslararası alanda faaliyet gösteren ve Türkiye'de şubesi bulunan bir şirket olduğu, Türkiye’de 14, dünya genelinde ise 2000’in üzerinde çalışanı olduğu hususları taraflar arasında ihtilaflı olmayıp ihtilaf, yurt dışındaki şubelerde çalışan işçilerin de işçi sayısı ve iş güvencesi hükümleri bakımından dikkate alınıp alınmayacağı noktasındadır. Yukarıda belirtilen ilkeler ve benzer bir olayda İstanbul 9. İş Mahkemesinin yurt dışında aynı işkolunda çalışan işçi sayısını da dikkate alarak verdiği davanın kabulü yönündeki kararın Yargıtay 9. HD tarafından onanmış olması da gözetildiğinde, mahkemece, davalı işyeri bakımından fesih tarihinde 30 işçi şartının oluştuğunun kabulü ile işin esasına girilip çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile 30 işçinin belirlenmesinde salt Türkiye’de çalışan işçi sayısının nazara alınmasının gerektiği gerekçesiyle davanın reddi isabetli olmamıştır. Mahkemece bu yön üzerinde durulmaksızın hatalı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar İşçi alacağı ilamda brüt olarak belirtilmiş ise, alacaklı vergi ve sigorta primlerini indirdikten sonra net miktar üzerinden takip yapabilir Borçlu itirazında; alacaklı vekili tarafından Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/896 Esas, 2011/607 Karar sayılı ilamının dayanağının işçi alacağı olup hükmedilen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının net ya da brut olduğunun belirtilmediği, takibe konu ilama esas teşkil eden bilirkişi raporu Davanın usulden reddi - hak düşürücü süre - karar sonucu - DAVA ŞARTI T.C.YARGITAY23. Hukuk DairesiMAHKEMESİ : Kayseri(Kapatılan) ... Asliye Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın süre yönünden reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacılar vekilince duruşmalı olarak Teminat mektubu üzerine haciz mümkün mü? Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler oku Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?