Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23288 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14627 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Çorum 1. İş MahkemesiTarihi : 03/07/2014Numarası : 2013/48-2014/200 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle hak etmiş olduğu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal genel bayram tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davacının askı süresi içerisinde bu davayı açtığını, iş akdinin işverence feshedildiği hususunun doğru olmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalı tarafça iş akdinin haklı nedenle feshedildiği ispat edilemediğinden toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma alacağı hesabında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Günlük çalışma süresinin on bir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41'inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda iki yüz yetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 'inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre takdir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir. Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının her ayın 2 haftasında haftanın 7 günü 07:30-17:00 saatleri arasında günde 1 saat ara dinlenme ve 45 saat normal çalışmanın düşümü ile haftalık 14,5 saat, diğer 2 haftalık dönemde ise haftanın 7 günü 07:30-20:00 saatleri arasında günde 1,5 saat ara dinlenme ve 45 saat normal çalışmanın düşümü ile haftalık 35,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmış ayrıca hafta tatili alacağı içinde hesap yapılmıştır. Oysa davacının hafta tatillerinde çalışmış olduğu 7,5 saatin hafta tatili olarak hesaplandıktan sonra tekrar bu sürenin fazla çalışma alacağı hesabına da dahil edilmesi mükerrer ödemeye yol açacağından isabetsiz olmuştur. Davacının her ayın 2 haftasındaki 7 gün 7:30-20:00 saatleri arasındaki çalışması 12,5 saat olup 1,5 saat ara dinlenmesinden sonra günlük çalışma süresi 11 saat olması gerekirken hesaplamada 11,5 saat olarak kabul edilmeside hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.