Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23141 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14814 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Antalya 2. İş MahkemesiTarihi : 22/05/2014Numarası : 2010/429-2014/244 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Taraflar arasında davacının hizmet süresinin tespiti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı dava dilekçesinde davalı işyerinde 30.10.2006 ve 31.3.2010 tarihleri arasında çalıştığını iddia etmiş, davalı ise davacının SGK kayıtlarında kayıtlı olan süreler kadar çalıştığını savunmuştur. SGK kayıtlarına göre davacının işe giriş tarihi 4.3.2008, işten ayrılış tarihi ise 31.3.2010‘dur. Mahkemece davacının SGK kayıtlarında gösterilen süreler kadar çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur. Ancak davacı tarafından davalıya karşı Antalya 4 İş Mahkemesinin 2010/409 Esas sayılı dosyasıyla hizmet tespit davası açılmış ve mahkemece davanın kabulüne ve davacının 30.6.2006-4.3.2008 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak davalı yanında çalıştığının tespitine karar verilmiş, bu karar Yargıtay 10 Hukuk Dairesi tarafından 20.1.2014 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Mahkemece davacının tazminat ve alacaklarının hizmet tespit davası sonucu da gözetilerek iddia edilen tüm çalışma süresine göre hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması isabetsizdir. 3-Taraflar arasında fazla çalışma ücretlerinin hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı dava dilekçesinde yaz aylarında haftanın 6 günü sabah 08.00-20.00 saatleri arasında, kış aylarında ise 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmiştir. Davalı ise fazla mesai yapılmadığını savunmuştur. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda davacı dava dilekçesiyle yaz aylarında haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arası, kış aylarında ise 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını iddia ettiği halde bilirkişi tarafından yaz ve kış ayrımı yapılmadan haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arası 2 saat ara dinlenmesiyle 10 saat çalıştığı ve haftada 60 saat çalışıp 15 saat fazla mesai yaptığının kabulü ile davacının talebi aşılarak HMK 26. maddesine aykırı olarak hesaplama yapılması hatalı olmuştur. 4-Davacı dava dilekçesinde ücret ve fazla mesai alacaklarının yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir. Mahkemece gerekçeli kararda ücret ve fazla mesai alacaklarının kabulüyle en yüksek banka mevduat faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Dava dilekçesiyle istenen ücret ve fazla mesai ücreti alacaklarının en yüksek banka mevduat faiz oranını geçmemek üzere yasal faiziyle tahsiline karar vermek gerekirken bu alacakların doğrudan en yüksek banka mevduat faiziyle tahsiline karar verilmesi de hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.