Mahkemesi : Mersin 2. İş MahkemesiTarihi : 05/06/2014Numarası : 2012/1003-2014/207 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Davacı, davalı işyerinde 05/10/2001-06/03/2009 tarihleri arasında marangoz olarak çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının iş akdinin ne şekilde feshedildiği ve buna bağlı olarak ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda davacı iş akdinin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiğini, davalı feshe ilişkin vakıa belirtmeden davacının son işveren olan D.. Ltd. Şti.'de 14.01.2009- 06.03.2009 tarihleri arasında çalıştığını ve iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmayacak şekilde son bulduğunu bildirmiş, mahkemece davacının bazı ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle iş akdini kendisinin feshettiğinin kabulü ile kıdem tazminatının kabulüne, ihbar tazminatının reddine karar verilmiştir. İş akdinin haklı şekilde feshedildiğini işveren ispat etmek durumundadır. İşveren bu hususta herhangi bir belge sunmadığı gibi, dinlenen davacı tanık beyanlarına göre davacının iş akdi ödenmeyen ücretlerini talep etmesinden dolayı davalı işverence feshedilmiştir. Diğer yandan ne davacı ne de davalı işçi feshine dayanmamıştır. Buna rağmen mahkemece iş akdinin davacı tarafından feshedildiğinden bahisle ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp, bu husus bozma nedenidir. 2-Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı İş Kanununun 46'ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63'üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi (7) günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46'ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullanıldığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3'üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir. Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlanması mümkündür. Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt yoksa ödenen tutarın dışında hafta tatili çalışması yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerekir. Somut olayda, dava dosyası diğer alacaklarla birlikte hafta tatili ücretinin de hesaplanması için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından, hafta tatili ücretinin davacı tanığı H.. T..'in “davacının pazar günleri çalışmadığı” şeklinde beyanda bulunduğundan bahisle hesaplanmamış ve mahkemece bu rapor hükme esas alınmak suretiyle hafta tatili ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa bilirkişi raporunda dayanak olarak sunulan davacı tanığı H. T..'in beyanı incelendiğinde “Davacı haftanın 6 günü çalışıyordu. Ben davacının pazar günleri çalışıp çalışmadığını bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmekle, bu beyandan davacının Pazar günü çalışmadığı sonucuna ulaşılamayacağı, tersine davacının Pazar günleri çalışıp çalışmadığının tanık tarafından bilinmediğinin kastedildiği açıktır. Bunun yanında diğer bütün davacı tanıkları hangi sıklıkta çalışıldığını tutarlı şekilde ifade edemeseler dahi pazar çalışması yapıldığını net olarak ve ittifakla beyan etmişlerdir. Yapılacak iş, gerekirse tanıklar tekrardan dinlenerek davacının ne sıklıkta pazar çalışması yaptığı açığa kavuşturulduktan sonra çıkacak sonuca göre karar vermektir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile hafta tatili ücretinin reddine karar verilmiş olması isabetli olmayıp, bu husus da ayrı bir bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.