Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Dava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ...'nın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, davacının belediyede şoför olarak çalışmaya başladığını, 15.11.2011 tarihinde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü kadrosuna geçiş yaptığını, belediyede çalıştığı dönemde hak ettiği ücret, ikramiye, fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ücret ve ikramiye alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, rapor doğrultusunda davanın, kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda, dava devam ederken davalı ...'nin tüzel kişiliği 30.03.2014 tarihinde sona ermiş ve Belediye'nin devredildiği ... Belediyesi'nin davaya ihbarı sağlanmıştır. Davacı davalılardan Söğüt Belediyesi'nde çalışmakta iken 15.11.2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı kadrosuna geçmiştir. Davacı dava tarihi itibari ile halen Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak çalışmaya devam ettiğinden davacının kullandırılmayan yıllık izin hakkını Milli Eğitim Bakanlığı kullandırabileceğine göre mahkemece yıllık izin ücret talebinin reddine karar vermek gerekirken kabulü hatalı olup bozma nedenidir. 3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Somut olayda; davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı taraflar arasında çekişmeli olup, fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda husumetli davacı tanığı ...'nın ".. Davacı sabah 8:00 akşam 17:00 çalışıyordu, ayrıca bu mesai saatleri dışında da başka işleri belediye başkanlığı davacıya yaptırıyordu, mesai saatleri dışında gece saat 23:00'e kadar evrak işlerini tamamlamak için çalıştığını biliyorum" şeklindeki beyanına itibarla davacının fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır. Davacı tanığı ...'ın aynı konuda işveren aleyhine açmış olduğu davası mevcut olduğundan bu beyana ihtiyatla yaklaşılması gerektiği açıktır. Diğer davacı tanıkları ... ve ... ile davalı tanıkları ... ve ... ise davacının haftanın 5 günü 08:00-17:00 saatleri arasında çalıştığını, bazen Cumartesi günü de öğlene kadar çalıştığını, toplam haftalık 45 saat çalışma yaptığını beyan etmişlerdir. Yani dinlenen bu tanıkların beyanına göre davacının fazla çalışması bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının fazla çalışma alacağı bulunmadığının kabul edilerek fazla çalışmaya yönelik talebin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu alacağının hüküm altına alınmış olması doğru olmamıştır. 4-Davacı dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmamış, ıslah dilekçesinde ise yasal faiz talebinde bulunmuştur. Dava kısmi dava olarak açılmıştır. Mahkemece, davacının talebi aşılmak suretiyle tüm alacaklara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ve fazla mesai ücreti ile ücret alacağına talep dikkate alınarak bankalarca mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı aşılmamak üzere yasal faiz yürütmek gerekirken doğrudan en yüksek banka mevduat faizi yürütülmüş olması hatalı olup bozma nedenidir. O halde, davalı ...'nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ...'na iadesine, 11.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.