Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 22076 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13086 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi : Adana 5. İş MahkemesiTarihi : 30/04/2013Numarası : 2011/1037-2013/273 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, iş akdinin davalı tarafından haksız yere sona erdirildiğini bu nedenle hak etmiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, hafta tatili, kötüniyet tazminatı, genel tatil ve ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacının son 4 yılda görevlerini ihmal ettiğini bu nedenlerle iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini, ödenmeyen ücret alacağı kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iş akdinin işverence haksız yere feshedildiğinin kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı kanunun 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidörtsaat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir. Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Davacı tüm hafta tatillerinde çalıştığını iddia etmiş davalı ise davacının Pazar günleri hafta tatilini kullandığını savunmuştur. Davacı tanığı A. V..’ in beyanına göre davacının Pazar günleri çalışmadığı yani işveren emrine amade de beklemediği anlaşıldığından hafta tatili ücreti isteğinin reddine karar vermek gerekirken kabulü doğru değildir. 3-Taraflar arasında davacının yıllık izinlerinin kullandırılıp kullandırılmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59'uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. 4857 sayılı Kanunun 53'üncü maddesinde, iş yerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verileceği bildirilmiş ve işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresine göre belirlenmiş, 55. maddesinde de yıllık izin bakımından çalışılmış gibi sayılan haller belirtilmiştir. Davalının ibraz etmiş olduğu yıllık izin defteri fotokopisinde davacının hangi yıl için kaç gün izin kullandığı yazılmış ve davacı tarafından da imzalanmıştır. Bilirkişinin yıllık izinlerin başlangıç ve bitiş günü belirtilmediği için bu belgeyi dikkate almadan yapmış olduğu yıllık izin ücreti hesabına itibar edilerek hüküm kurulmuş olması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 04/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.