Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı H... A... tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 241 ada 8 parsel sayılı 8963,92 m²², aynı ada 9 parsel sayılı 1329,82 m²², aynı ada 10 parsel sayılı 3204,34 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar sırası ile davalılar H... V..., L... K... ve A... V... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak, aynı ada 11 parsel sayılı 3670,72 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise bağışlamaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı H... V...adına tespit edilmiştir. Davacı H... A... miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı H... A... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacı tarafın 22.09.2008 günlü oturumda verilen kesin süreye uymadığı gerekçesiyle davacının keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına, mevcut delillere göre de ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine ve usül hükümlerine uygun düşmemiştir. HUMK'nun 163. maddesi hükmüne göre kanunda belirtilen süreler kesindir. Bu süreler içinde yapılması gereken işlemler yapılmazsa o hak düşer. Hakim de yargılama sırasında taraflara vereceği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Verilen ara kararında sürenin kesin olduğu belirtilmemişse süreyi geçiren taraf yenisini isteyebilir. Bu istem üzerine verilecek ikinci süre kesindir. Yine öğreti ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre, kesin süreden söz edilebilmesi için öncelikle verilen sürenin yapılması istenilen işlerin yerine getirilebilmesine uygun makul bir süre yetecek olması, yapılması istenilen işlerin neler olduğunun, kesin süreye uymamanın hukuki sonuçlarının açıkça ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ara kararında gösterilmesi, kesin süreye uymamanın hukuki sonuçları konusunda kendisine kesin süre verilen tarafın uyarılması, uyarı yapıldığının da tutanağa geçirilmesi zorunludur. Somut olaya gelince, dosya içeriğinden mahkemece 22.09.2008 günlü duruşma oturumunda davacı H... A...'e24.10.2008 günü saat 10.00'dan itibaren yapılacak keşifte kalem kalem belirtilen toplam 446,10 TL keşif giderini yatırması için 15 günlük kesin süre verildiği, davacının verilen süreye rağmen keşif giderini mahkeme veznesine depo etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak varılan sonucun dosya içeriğine uygun olmadığı, zira davacı vekiline 22.09.2008 günlü oturumda keşif giderini ödemesi için 10 günlük kesin süre verildiğine ve kesin süreyi içeren ihtarın davacıya 08.10.2008 günü tebliğ edildiğine göre; süre sonunda keşif gideri mahkeme veznesine depo edilse bile ödeme süresinin son günü olan 23.10.2008 tarihinden keşfin yapılacağı 24.10.2008 tarihine kadar bilirkişilere çıkarılacak davetiye süresi yetersizdir. Hal böyle olunca mahkemece davacı tarafa keşif ücretini yatırması için yeniden ve az yukarıda açıklandığı biçimde yöntemine uygun ve makul süre verilmesi, kesin sürenin yerine getirilmesi halinde davacının iddialarının araştırılması için mahallinde keşif yapılması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı H... A...'in yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 82,80 TL harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 14.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.