Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Dava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinin radyoloji ünitesinde 14.07.2008 tarihinden 23.06.2011 tarihine kadar kendisinin tıbbi sekreter olarak işe alınmış olmasına rağmen radyoloji teknikeri olarak çalıştığını, müvekkilinin bu süre içerisinde davalı işyerinde sabah 08:00 akşam 17:30 saatleri arasında ve ayda ortalama 5 gün nöbet tutma çalışma esasına göre çalıştığını, hatta 2010 yılı 1.dönem SGK denetlemeleri esnasında müvekkilinin haftada 70 saat daha fazla çalıştırıldığının müfettiş raporlarında mevcut olduğunu, müvekkilinin yoğun iş temposu nedeniyle yıllık izinlerinin kullandırılmadığı gibi ücretinin de ödenmediğini, şua izni ve şua bedelinin de ödenmediğini, müvekkilinin çalışmış olduğu birimde ellerinde meydana gelen alerjik kontrak dermatite rahatsızlığını davalıya bildirmesine rağmen ısrarla aynı bölümde çalıştırıldığını, bu nedenle müvekkilinin psikolojik olarak da yıprandığını, iş akdini haklı nedenlerle feshettiğini iddia ederek manevi tazminat yanında kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta sonu izin ücreti ve şua izin ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacının manevi tazminata ilişkin davası sonradan eldeki bu davadan tefrik edilmiştir. Davalı vekili, davacının radyoloji bölümünde tıbbı sekreter olarak çalıştığını ancak izinsiz olarak radyoloji servisi içine girerek burada çalıştığından ötürü sürekli uyarıldığını, uyarılara uymayınca bölümünün değiştirildiğini, bölümünün değiştirilmesinin ardından davacının önce rapor aldığını, raporunun bitmesinin ardından ise hiç işe gelmediğini, iş akdinin davalı tarafça haklı olarak feshedildiğini, tazminat talebinin yerinde olmadığını, yıllık izinlerini kullandığını, fazla mesai ve mesai ücretlerinin ödendiğini beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinden kıdem tazminatına hak kazandığı, ayrıca bilirkişi raporunda hesap edilen kimi alacaklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Fazla mesai ücreti konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının delil olarak dayandığı davalı şirketten sadır aylık çalışma çizelgelerine göre fazla mesai ücretinin hesabı yerindedir. Ancak davalı vekilince davacıya fazla mesai ödendiğine dair davacıya atfen imza bulunan belgeler sunulmuştur. Mahkemece ödeme itirazı üzerinde durulmamış, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gereken bu savunma değerlendirilmemiştir. Bu belgelerin asılları davalı şirketten getirtilerek davacı taraftan diyecekleri sorulmalı ve sonucuna göre bunların hesap edilen fazla mesai ücretinden mahsubunun gerekip gerekmediği konusunda bir sonuca varılmalıdır. 3-4201 sayılı Radyoloji, Radyum ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkında Nizamnamenin 24. maddesi “bu gibi müesseselerde her gün röntgen ve radyum ile iştigal eden kimsenin senede dört hafta muntazaman tatil yapması mecburidir.” hükmünü içermektedir. Mahkemece nizamname hükmüne göre şua iznine hak kazanacak şekilde çalıştığı anlaşılan davacı lehine şua izin ücretinin hüküm altına alınması yerinde ise de, şua izninin açık düzenleme uyarınca yıllık 4 hafta yani 28 gün ve 2 yıl için 56 gün olarak hesaplanması gerekirken yıllık 30 gün üzerinden hesap edilmesi hatalı olmuştur. 4- Dava 1086 sayılı HUMK döneminde kısmi dava olarak açılmış olup mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Hal böyle olunca ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığı halde talep aşılarak alacakların ıslah ile arttırılan kısımlarına faiz işletilmesi doğru olmamıştır. 5-Davalı şirketin ünvanı “.... ” olduğu halde karar başlığında “...” olarak yazılması da ayrı bir bozma nedenidir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerden BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalının avukatlık ücretine ilişkin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.