Mahkemesi : Mersin 3. İş MahkemesiTarihi : 15/04/2014Numarası : 2013/82-2014/76 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil ve ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iş sözleşmesinin haklı nedenlere dayalı olarak feshedildiğinin davalı tarafça ispatlanamadığı, bu durum da davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı, devamsızlık tutanaklarının, davacının iş akdinin feshinden sonra düzenlendiği, bu sebeple itibar edilemeyeceği, alacağının belirlenmesinin hesap raporu gerektirmesi sebebiyle, davanın belirsiz alacak davası olarak değerlendirileceği gerekçesiyle davanın, kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının ödendiği varsayılır. Fazla çalışma yapıldığının ve genel tatil günlerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Somut olayda, davacı tanıklarından biri davacının ikamet ettiği mahallenin muhtarı, bir diğeri davacının ikamet ettiği yerde yaşayan komşusu, son tanığı ise yaklaşık 17 yıl önce davalı şirkette çalışan bir kişi olup, davacı tanıklarından hiçbiri davacı ile birlikte çalışmış, işyeri çalışma saatlerini ve çalışma koşullarını bilebilecek kişiler değildir. Böyle olunca, davacı tanıklarının beyanı ile davacının fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesaplanarak hüküm altına alınamayacağından hesaplamada davalı tanıklarının beyanları dikkate alınmalıdır. Kabule göre de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanına göre milli bayramlarda çalışıldığı, 1 Ocakta çalışılmadığı, dini bayramlarda ise nöbetleşe çalışıldığı ve işyerinde kaç kişi çalıştığı belli olmadığından davacının dini bayramların 1 günü nöbet tuttuğu kabul edilmiş ise de dosya kapsamından davacının nöbete kaldığı zamanların ne zaman olduğu anlaşılamamakta olup davacının nöbete kalıp kalmadığının ve hangi günler nöbetçi kaldığı netleştirilmeden hesaplama yapılması da isabetsizdir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.