Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21509 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11645 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Bursa 4. İş MahkemesiTarihi : 12/12/2013Numarası : 2011/304-2013/988 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili müvekkilinin, davalı şirkete ait işyerinde 27.09.2004 tarihinde çalışmaya başladığını, 04.06.2010 tarihine kadar sürekli çalıştığını, en son 1.850,53 TL. ücret aldığını, işyerinden neden gösterilmeden çıkartıldığını, çekilen ihtarnameye rağmen haklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili müvekkili şirket unvanının F.. O.. San. Tic. A.Ş. olduğunu, davanın F..San. Tic. A.Ş'ne yöneltildiğini, davanın husumetten reddinin gerektiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının iş akdinin feshedilmediğini, iş akdini davacının istifa ile sona erdirdiğini, davacının fazla mesai ücreti alacağının da bulunmadığını, işyerinde olağan çalışma süresinin haftalık 45 saat olduğunu, davacının bu saati aştığı durumlarda da fazla çalışma bedellerinin ödendiğini, bordroları ihtirazı kayıtsız imzaladığını, MK 2 gereği davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında fazla çalışma ücretlerinin hesaplanması ve fazla çalışma ücretinin hesaplanmasına esas alınan ücretin tespiti konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda davacı dava dilekçesinde fazla mesai alacaklarının tahsilini, davalı fazla çalışma yapılmadığını ileri sürerek alacak talebinin reddini istemiştir. Mahkemece dosya bilirkişi Av.A.. D..’a tevdi edilerek 15.05.2012 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bu rapordan sonra davalı vekili tarafından 2009 yılı ve 2010 yılı Haziran ayına kadar, işyerine giriş çıkış kayıtlarını gösteren çizelgelerin dosyaya sunulduğu, bu çizelgeler açısından değerlendirme yapılması amacıyla dosyanın yeniden bilirkişi Av.A.. D..’a tevdi edildiği bilirkişinin fazla mesai yönünden sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi için kayıtların incelenerek teknik bilirkişiden rapor alınması gerektiğinin belirtildiği, bunun üzerine dosyanın bilirkişi E.. T..’e tevdi edildiği bilirkişinin 2009 yılı Haziran ve Aralık ayı ile 2010 yılı Ocak ayında fazla mesai yapıldığını tespit ettiğinin anlaşıldığı, bu rapordan sonra dosyanın yeniden bilirkişi Av.A.. D..’a tevdi edildiği ve bilirkişinin dosya içerisinde bulunan 2009 yılından 2010 yılı Haziran ayına kadar ödemeleri gösteren banka dekontlarıyla fazla mesai yapılan dönemlerin karşılaştırıldığında mesai tahakkuklarının yapıldığının ve bu sebeple bu dönem için hesaplama yapılmayacağının bildirildiği görülmüştür. Mahkemece 15.05.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre 2009 ve 2010 yılındaki fazla çalışmalar için de hesaplama yapılarak hüküm kurulmuş ve bilirkişi E.. T.. ve bilirkişi Av.A.. D..’un en son düzenlediği rapor dikkate alınmadan ve bu raporlara neden itibar edilmediği açıklanmadan talebin kabulüne karar verilmiştir. Sunulan belgelere göre davacının puantaj kayıtlarına göre 2009 yılı ve 2010 yılı Haziran ayına kadar yaptığı fazla mesailerinin ödendiği banka kayıtlarıyla sabittir. Buna rağmen bu dönem için de fazla mesai alacağı olduğu kabul edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozma sebebidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.