Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 215 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16305 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Adana 3. İş MahkemesiTarihi : 21/02/2013Numarası : 2008/224-2013/67 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı 01.03.1999-14.04.2008 tarihleri arasında çalıştığını, sözleşmesinin haksız feshedildiğini, ücretinin 900 TL + prim olduğunu iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, ücret ve fazla çalışma alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32'nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323'üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde ücretinin 900,00 TL+prim olduğunu iddia etmiştir. Davalı davacının asgari ücret üzerinden çalıştığını savunmuştur. Davacı tanıkları davacının 800,00-900,00 TL ücret ve 500,00 TL civarında prim aldığını beyan etmişlerdir. Bilirkişi emsal ücret araştırması yapılmadığını belirterek tanık beyanlarına göre 800,00 TL ücret ve 500,00 TL prim aldığını kabul ederek hesaplama yapmıştır. Mahkemece emsal ücret ve prim araştırması yapılmadan tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi hatalıdır. 3-Kabule göre; davacı 500,00 TL fazla çalışma alacağı talep etmiştir. Bilirkişi raporu sonrasında talebini 4005,27 TL'ye çıkarmıştır. Mahkemece tespit edilen 1710,14 TL fazla çalışma alacağından %30 hakkaniyet indirimi yapılarak 1197,09 TL fazla çalışma alacağına hükmedilmiştir. Talep edilen 4005,27 TL fazla çalışma alacağı ile hakkaniyet indirimi hariç belirlenen 1710,14 TL arasında kalan fark miktarın reddine karar verildiğinden 2.295,13 TL üzerinden davalı A..Şirketi yararına 200,00 TL alacaktan sorumlu tutulan M..Şirketi yararına ise 3885,13 TL üzerinden avukatlık ücretine hükmedilmemesi hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.