Mahkemesi : Bursa 3. İş MahkemesiTarihi : 14/05/2014Numarası : 2013/378-2014/263 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Davalının temyizi yönünden; 6100 sayılı HMK'nun geçici 3.madde 1.fıkrasına göre; “Bölge Adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2.fıkrasına göre; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454'üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK'nun 427/2.maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra(inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir. İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir. Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir. Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir. Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir. Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında “5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15.maddesindeki düzenleme gereği HUMK'nun 427.maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir. 2014 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1890,00 TL'sını geçmesi gerekir. Somut olayda, temyize konu edilen miktar toplam 1.818,40 TL olup karar tarihi itibariyle hüküm davalı yönünden kesin nitelik taşıdığından temyiz dilekçesinin reddi gerekir. 2-Davacının temyiz itirazına gelince; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının aldığı toplam prim miktarı hak ettiği toplam fazla çalışma ücretini karşılamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 3-Dava, iş aktinin işveren tarafından haksız feshedildiği iddiasına dayalı kıdem ve ihbar tazminatı ile ulusal bayram genel tatil, yıllık izin, fazla mesai ve hafta tatili ücretlerinden oluşan alacaklarının ödetilmesine karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacının 1.4.2011-4.4.2013 tarihleri arasında davalı iş yerinde satış temsilcisi olarak çalıştığı, iş aktinin tazminata hak kazanacak şekilde işverence feshedildiği gerekçesiyle kıdem tazminatının ödenmeyen kısmına hükmedilmiş; ihbar önelinin kullandırıldığından bahisle ihbar tazminatı istemi ile hafta tatili ve fazla mesai ücreti istemleri reddedilmiş; yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil ücret istemleri kısmen kabul edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, her yıl yaz aylarında 3 ay boyunca pazar günleri de 9.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı halde diğer alacakları yanında hafta tatili ücretinin de ödenmediği iddiasıyla hafta tatili ücreti istemiştir. Mahkemece davacı tanığı A.. K..'nın davacının haftada 6 gün çalıştığını beyan ettiği, davacının hafta tatillerinde çalıştığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle hafta tatili ücreti isteği reddedilmiştir. Dosyada dinlenen davacı tanıklarından A.. C..İ.. "davacı haftada 6 gün çalışırdı, ancak yaz dönemlerinde düğünler, tolantılar, cenazeler olduğu için pazar günü nöbet tutulurdu, genelde pazar günleri davacı çalışırdı" şeklindeki beyanıyla davacının yaz aylarında hafta tatili yapmadan çalıştığı iddiasını doğrulamıştır. Mahkemenin bu tanığın ifadesini dikkate almadan davacının hafta tatili ücreti isteminin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA, davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde taraflara iadesine, 20/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.