Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2096 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 45015 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : AlacakYARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2- Davacı ... İlçesi ..... Belediyesinde 30 Mart 2014 tarihine kadar yaklaşık 10 yılı aşkın kadrolu işçi olarak çalıştığını, 6360 Sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin 2. fıkrası gereğince listede adı geçen .... Belediye 30 Mart seçimleri ile davalı İl Özel İdaresi Genel Sektereterliğine tüm hak alacak ve borçları ile devredildiğini ,6772 sayılı yasadan kaynaklı haklarını ödenmediğini, yaz mevsiminde 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını, dönem boyunca yıllık ücretli izinlerini 2008 yılı hariç kendisine kullandırılmadığını, resmi tatillerde ve hafta sonlarında da çalıştırıldığını ihbar tazminatı, resmi tatil alacağı, fazla mesai alacağı, yıllık izin alacağı, hafta sonu alacağı, aile yardımı alacağı ve ikramiye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı konularıda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir.Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır. Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68 inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63 üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68 inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, ara dinlenmelerinin iklim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliğine göre yirmidört saat içinde kesintisiz oniki saat dinlenme süresi dikkate alınarak verileceği hükme bağlanmıştır. Değinilen maddenin birinci fıkrasında ise, ara dinlenme süresinin çalışma süresinden sayılmayacağı açıklanmıştır. Davacı davalı işyerinde yaz mevsiminde 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiş, kış aylarında çalışma düzeninin nasıl olduğuna dair bir beyanda bulunmamıştır. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından Hayri Bayram yaz aylarında 7 gün, kış aylarında 6 gün çalışıldığını, pazar günleri genelde tatil olduğunu, cumartesi günleri yoğun kar yağışı olduğunda yol açma çalışmaları yapıldığını, ayda 1-2 kez hafta sonu bu şekilde çalıştığını, resmi tatillerde çalıştıklarını, davacının 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını, genelde işin 18.00-19.00 a kadar uzadığını, kışın 17.00-18.00 saatleri arasında işten çıktığını beyan etmiş diğer davacı tanığı İbrahim Bayram ise haftanın 7 günü çalıştıklarını, 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştıklarını beyan etmiştir. Hükme Esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanları doğrultusunda davacının yaz dönemi kabul edilen Mayıs ve Ekim ayları arasında 08.00-18.00 saatleri arasında ve kış dönemi kabul edilen Kasım ve Nisan aylarında 08.00-17.00 saatleri arasında çalışarak yaz aylarında haftada 10.5 saat ve kış aylarında haftada 3.5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmişse de davacının kış aylarında fazla mesai yaptığına dair bir beyanı bulunmadığından bu dönem için hesaplama yapılmaması gerekirken bu dönemin de dahil edilerek fazla mesai ücretinin hesaplanması hatalıdır.Ayrıca davalı işyeri belediye olup işyeri kayıtları sunulmadığından olağandışı hafta tatili çalışma iddiası tanık beyanlarıyla ispatlanma yoluna gidilmiştir. Davacı tanıklarından ... kış aylarında hafta sonu çalışmadıklarını beyan etmelerine rağmen kış ayları için de hafta tatili ücreti hesaplanması ve kış aylarında çalışıldığı kabul edilen hafta sonu çalışma günlerinde normal çalışma süresi dışında kalan fazla mesai çalışmalarının hesaba dahil edilmesi hatalı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.