Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2088 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 2010 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davaalar vekili Ö…… ile davalı S……. ve arkadaşları vekili Av. H.R……i ile davalı A……., N……. ve A…… tarafından istenilmiş ise de, duruşma masrafları yatırılmadığından dosyanın duruşmasız olarak incelenmesine karar verildi. Temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava, niteliği ve içeriği itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmüne dayalı kesinleşen kadastroya karşı açılan dava niteliğindedir. Dava ve temyize konu 152 ada 89 ila 95, 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazlar ile 101 ila 109 parsel sayılı taşınmazların ve 456 ada 130, 132, 457 ada 125, 127, 128 ve 458 ada 122, 123 ve 124, 459 ada 119 ve 121, 460 ada 116, 117 ve 118, 461 ada 109 ila 113 parsel sayılı taşınmazların 152 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların kayden ifraz yoluyla oluştuğu, çekişmeli taşınmazların tümünün kadastro sırasında tapu kaydına dayanılarak 152 ada 3 ve 4 parsel sayıları altında tespit edildiği anlaşılmaktadır. Dava ve temyize konu taşınmazların ifrazen oluştuğu 152 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine tescil hükmüyle oluşan 30.12.1953 tarih 29 sayılı ve 152 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tespitine ise 04.08.1967 tarih 2 sayılı tapu kayıtlarının dayanak olarak alındığı, tescil yoluyla oluşan 30.12.1953 tarih 29 sayılı tapu kaydının dayanağı ilamda Hazine'nin ve Mehmet oğlu Zorba'nın tüm mirasçılarının taraf olmadığı saptanmış ise de, 04.08.1967 tarih 2 sayılı tescil hükmü ile oluşan tapu kaydının dayanağı ilam dosya içeriğinde bulunmadığından, tapu kaydının dayanağı ilamda kim ya da kimlerin taraf olduğu belirlenememiştir. Kaldı ki, yargılama sırasında davacıların tutunduğu dava ve temyize konu kayden ifraz yoluyla oluşan taşınmazların dayanağı 152 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerine dayanak yapılmadığı anlaşılan ve dava dışı 151 ada 1 ve 171 ada 33 parsel sayılı taşınmazlara yüzöl-çümünden fazlasıyla revizyon gördüğü saptanan Eylül 1307 tarih 18 sayılı 10 dönüm yüzölçümünde kaydın oluştuğu günde 1 dönümün 919 m2 olduğu dikkate alındığında, yüzölçümünün 9.190 m2 olduğu belirlenen Eylül 1307 tarih 18 sayılı sicilden gelen 18.06.1980 tarih 23 sayılı deniz sınırı itibariyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlı bu niteliği ile kapsamının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca yüzölçümü ile belirlenmesi zorunlu bulunan tapu kaydına da dayandıkları anlaşılmaktadır. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, az yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular eşliğinde davanın saptanan niteliği dikkate alındığında, mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Tarafların tutunduğu tarih ve sayıları az yukarıda belirtilen tapu kayıtlarının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi sözleri soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporun eki haritada tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde gösterilmediğinden, keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermeyen harita ve eki raporda yetersizdir. O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle tarafların tutunduğu tescil hükmüyle oluşan tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz ya da taşınmazlara revizyon görüp görmediği, özellikle Eylül 1307 tarih 18 sayılı sicilden gelen 18.06.1980 tarih 23 sayılı tapu kaydının da revizyon gördüğü dava dışı 151 ada 1 ve 171 ada 33 parsel sayılı taşınmazlar dışında başka taşınmazlara da revizyon görüp görmediği Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü'nden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da birarada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğü'nden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, dayanılan tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu hukuksal olgunun dava ekonomisi ve tapu kayıtlarının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, ayrıca 152 ada 4 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 04.08.1967 tarih 2 sayılı tapu kaydının dayanağı ilam Tapu Sicil Müdürlügü'ndeki evrakı müsbitesinden getirtilmeli, sözü edilen ilam Tapu Sicil Müdürlügü'ndeki evrakı müsbitesinde bulunamadığı takdirde mahkeme karar kartonundan ilamın onaylı bir örneği getirtilmeli, daha sonra taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 3621 sayılı Yasa uyarınca kıyı kenar şeridi belirlenmiş ise kesinleşme gününü gösterecek biçimde kıyı kenar şeridini belirleyen harita ve eki belgeler mülki amirlikten getirtilmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından kıyı kenar şeridi belirlenmemiş ya da belirlendiği halde bu yönetimsel işlemler kadastro tespit gününden önce kesinleşmemiş ise aynı doğrultudaki araştırmanın 13.03.1972 tarih 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında duraksamasız açıklanan maddi ve hukuksal olgular eşliğinde belirleneceği düşünülmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve harita yüksek mühendisi, harita mühendisi ve tapu fen memurundan oluşacak uzman bilirkişi kurulu ve uzman jeolog ya da jeomorfolog bilirkişi ve tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca tapu kayıtlarının haritalarının bulunması halinde kapsamlarının haritasına göre belirleneceği, haritası bulunmayan tapu kayıtlarının ise kapsamlarının kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri esas alınarak belirleneceği dikkate alınarak öncelikle tescil yoluyla oluşan tapu kayıtlarının dayanağı haritaların ölçekleri ile geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerinde tarif edilen doğal ya da yapay sınır yerlerinden, varsa taşınmazların çevresindeki değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından yararlanılmalı, Eylül 1307 tarih 18 sayılı sicilden gelen 18.06.1980 tarih 23 sayılı tapu kaydının uygulamasında kayıtta tarif edilen ve özellikle sözü edilen tapu kaydının ilk oluştuğu gündeki sınır yerleri esas alınmalı, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular eşliğinde yerel bilirkişi aracılığı ile 3 kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle sözü edilen tapu kayıtları ve bu kayıtların ifrazı yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtları ve dayanakları haritalar yerlerine ayrı ayrı uygulanarak kapsamları duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, daha sonra uzman jeolog bilirkişiden Eylül 1307 tarih 18 sayılı sicilden gelen 18.06.1980 tarih 23 sayılı tapu kaydının kuzeyinde tarif edilen lebiderya (deniz) sınırının tarif edildiği gözönüne alınarak sözü edilen tapu kaydının kapsamı dışında kalan taşınmazların kıyı kenar şeridi kapsamında kalıp kalmadığı, az yukarıda vurgulandığı gibi taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından kıyı kenar şeridi belirlenmiş ve tespit gününden önce bu yönetimsel işlem kesinleşmiş ise kıyı kenar şeridini belirleyen harita ve eki belgeler yerel bilirkişi yardımı uzman jeolog bilirkişi aracılığıyla yerine uygulanmalı, aksi takdirde az yukarıda sözü edilen tarih ve sayısı belirtilen İ.B.Kararında ön görülen biçimde kıyı kenar şeridi belirlenmeli, uygulamada tapu kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar özellikle gözönünde tutulmalı, bu olgunun kayıtların kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi yönünden zorunlu olduğu düşünülmeli, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişi kuruluna, tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyecekleri haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmen, bu yolla dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı açık bir anlatımla dava ve temyize konu taşınmazların taraflardan hangisinin tutunduğu tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı duraksamasız saptanmalı, ayrıca dava ve temyize konu taşınmazlardan kıyı kenar şeridi içerisinde kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümlerinin bulunup bulunmadığı da duraksamasız belirlenmeli, uygulamada tapu kayıtlarının ifraz gördüğü gözönüne alınarak ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı içinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmeli, tapu kayıtlarının iç içe girmesi bir başka deyişle tedavül etmesi daha açık bir anlatımla örtüşmesi halinde önceki günlü doğru temele dayanan ve hukuksal değerini yitirmeyen kayda değer verileceği düşünülmeli, ifraz yoluyla oluşan tapu kayıtlarında ve özellikle Eylül 1307 tarih 18 sayılı sicilden gelen 18.06.1980 tarih 23 sayılı tapu kaydının yüzölçümünde değişiklik olduğu dikkate alınmalı, tutunulan kök tapu kayıtlarının sınır yerleri ile yüzölçümleri tedavül kayıtlarında değişikliğe uğramış ise bu değişikliklerin haklı hukuksal bir nedene dayanıp dayanmadığı yönleri üzerinde durulmalı, nedenleri yasal gerekçeleriyle hüküm yerinde incelenip irdelenmeli, dava konusu taşınmazların tümü ya da bir bölümü dayanılan tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda sözü edilen tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, uzman bilirkişi kurulundan ve uzman jeolog bilirkişiden keşfi izlemeye yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli ayrı ayrı raporlar alınmalı, tescil hükmü ile oluşan tapu kayıtlarının dayanağı kesinleşen ilamların ancak taraflarını akdi ya da irsi haleflerini bağlayacağı, taraf olmayanları bağlamayacağı, sözü edilen tescil ilamlarında taraf olmayanlar yönünden koşulları 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hüküm oluşturmayacağı gözönünde tutulmalı, keşif ve uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmen, bu denetim ve kontrol yapılırken sözü edilen kayıt ve belgelerde dava ve temyize konu taşınmazların ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterildiği irdelenip incelenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacılar vekili Av.Ö.... ile davalı S.... ve arkadaşları vekili Av.H.R... ile davalı A...., N.... ve A...'nın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde ilgililerine iadesine, 08.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.