Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20781 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12357 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İskenderun 1. İş Mahkemesi Tarihi : 13/05/2014 Numarası : 2011/311-2014/150 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalı işyerinde satış elemanı olarak çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından feshedildiğini, çalıştığı son 1 yıllık sürede ücret alacağının ödenmediğini bildirerek, ücret alacağının tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacıya talep ettiği döneme ilişkin ücretinin avans olarak toplu şekilde ödendiğini, bir işçinin 1 yıl boyunca ücret almadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 37'nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur. Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir. Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir. 4857 sayılı Yasanın 32'nci maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır. Somut olayda davacı son 1 yılda ücretinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise davacıya ücret avansı olarak iş akdi devam ederken 10.09.2009 tarihinde 3.500,00 TL., 16.03.2010 tarihinde ise 8.717,00 TL. ödediğini bildirerek buna ilişkin banka dekontları ibraz etmiştir. Davacı davalının bu savunmasını kabul etmemiş, davacının davalının banka işlerini de takip ettiğini, davalının dosyaya sunmuş olduğu türden bir çok para çekme işlemi yaptığını ve bu paraların işyerinin nakit ihtiyacı için kullanılmak üzere davalıya verildiğini bildirmiştir. Bunun üzerinde mahkemece bazı bankalardan davalıya ait hesap hareketleri istenerek getirtilmiştir. Gerçekten de dosyada bulunan davalıya ait banka hesap hareketleri incelendiğinde davacının bir çok kez davalıya ait hesaplardan para çektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca davalının ücret avansı olarak ödendiğini iddia ettiği paralara ait banka dekontlarında, bu ödemelerin ücret avansı olduğuna dair herhangi bir ibare de bulunmamaktadır. Tüm bu hususlar göz önüne alındığında davalı işverenin 4857 sayılı İş Kanununun 32. ve 37'nci maddeleri kapsamında davacının ücretinin ödendiğini ispatlamayamadığı açıktır. Buna rağmen mahkemece yazılı gerekçe ile davacının ücret alacağı talebinin kabulü yerine reddine karar verilmiş olması isabetli olmayıp, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.