Muhdesatın tesbiti istemiyle açılan davada mahkemece verilen kararın incelenmesi davalı Şadıman vekili tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü;Davacılar Ayşe ve paydaşları vekili, müvekkilleri ile davalı Şadıman ve arkadaşlarının müştereken malik oldukları 2161 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı 90 m2 binanın davacıların miras bırakanı İbrahim tarafından yapıldığının tesbiti istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, 2161 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 80 m2 miktarındaki ve 6.524.000.000.-TL değerindeki binanın "muhdesatın" davacıların miras bırakanı İbrahim tarafından yapıldığının tesbitine karar verilmiş, hüküm davalı Şadıman vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece dava ve temyiz konusu binanın "muhdesatın" davacıların miras bırakanı tarafından meydana getirildiği gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davacıların öne sürdükleri ortaklığın giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda oluşturulan hükmün 19.9.2001 tarihinde kesinleştiği aidiyetin tespitine ilişkin davanın ise daha sonra 25.10.2002 tarihinde açıldığı dosya kapsamı ile belirlenmiştir. Öte yandan davacı taraf yargılama sırasında davasının "Aidiyetin Tesbitine" ilişkin bir dava olduğunu açıklamıştır. Daha açık bir anlatımla davacı taraf davasını "Aidiyetin Tesbiti" davası olarak sınırlamıştır. Hal böyle olunca davacıların "eda davası" açabileceği hallerde, icrai niteliği bulunmayan tespit davası açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı tartışmasızdır. Hukuki yarar dava koşuludur. Ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp hüküm kesinleştiğine göre davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı daha geniş kapsamlı "eda davası" niteliğindeki tazminat davası açabilecekleri tespit davasında öne sürdükleri ve sürecekleri her türlü kanıtın eda davasının yargılaması sırasında tartışılacağı da kuşkusuzdur. Mahkemece davacılar yararına dava koşulunun oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 31.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.