Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20527 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13556 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Amasya İş MahkemesiTarihi : 12/06/2014Numarası : 2013/335-2014/353 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine Davacı, davalı işyerinde işçi olarak çalışıp emekli olduğunu, 2001 yılından önceki dönem yönünden mevsimlik işçi olarak çalıştıklarını bu nedenle yıllık izin haklarını verilmediğini bildirerek mevsimlik işçilikte geçen süreler yönünden ve daimi işçilikte geçen sürelerde de eksik kullandırılan yıllık izin ücreti alacağının ödetilmesini istemiştir. Davalı, mevsimlik işçi iken yasal olarak yıllık izin hakkının bulunmadığını, kadroya geçtikten sonra ise tüm izinlerinin yasaya uygun olarak kullandırıldığı ya da emeklilik işlemleri sırasında ücretinin ödendiğini bu nedenle alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının, tüm yıllık izinlerini kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mevsimlik işçi olarak çalışan işçinin yıllık izin hakkı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanamaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi İş Kanununun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, bu kural nispi emredici nitelikte olup, işçi lehine bireysel ya da toplu iş sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir. Bu durumda sözleşmedeki izinle ilgili hükümler uygulanacaktır. Diğer taraftan, bir işyerinde mevsimlik olarak çalıştırılan işçi, mevsim bitiminde, mevsimlik iş dışında askı süresi içinde işverenin diğer işyerlerinde çalıştırılıyorsa, devamlı bir çalışma olgusu söz konusu olduğundan, bu durumda işçinin yıllık ücretli izin hükümlerinden yararlandırılması gerekir. Aynı işverene ait yazlık ve kışlık tesislerde, sezonluk işlerde fakat tam yıl çalışan işçiler de, 4857 sayılı Yasanın 53/3 maddesi ve Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin 12nci maddesi uyarınca yıllık ücretli izne hak kazanacaklardır. Somut olayda, davacı, geçici işçi olarak çalıştığı dönemde 330 gün ve daha fazla çalıştığı dönemler yönünden izin talebinde bulunurken, daimi işçi olduğu dönem yönünden de eksik kullandırılan izinlerinin ücretini ödetilmesini talep etmiştir. Alınan bilirkişi raporunda davacının, 1999 yılında 330 günü geçen çalışması yönünden izin hakkı bulunduğu tespiti açıklama kısmında yapılmasına rağmen hesaplama bölümünde sadece davacının çalışma süresi belirlenip buna göre TİS gereği hak ettiği izin süreleri toplu olarak belirlenip, kullanılan izinler düşülmek suretiyle bir hesaplama yapılarak davacının izinlerini fazla sürelerle kullandığı belirtilmiş, mahkemece de izin alacağı talebinin reddine karar verilmiştir. Ancak, bilirkişi raporu denetime elverişli değildir. Davacının 1999 yılında, kıdemine göre TİS de belirlenen sürelerde yıllık izni hak ettiği hususu tartışmasızdır. Bilirkişinin, davacının mevsimlik işçilikte geçen süresi yönünden kıdemini belirleyip daimi kadroya geçtikten sonra kaç gün izne hak kazandığını belirleyerek ve bu süreden kullanılan yıllık izinleri mahsup edip geri kalan süreler varsa hesaplama yapması, doğru bir yöntem ise de, 1999 yılı için yıllık izin alacağı hesaplanıp hesaplanmadığı rapor içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, bilirkişiye, 330 günü geçen çalışması nedeniyle sadece 1999 yılı için belirlenecek izni de eklenerek, her yıl için hak ettiği yıllık izin süresinin ayrı ayrı tespit ettirmek, kullandığı izinlerin mahsubu ile çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.