Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20064 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12596 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Karabük İş MahkemesiTarihi : 20/12/2013Numarası : 2013/216-2013/308 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2.Davacı vekili, davacının ücretli izin alacaklarının ödenmesi için kuruma müracaat ettiğini, kurumca ödeme yapılmadığını, Karabük İş Mahkemesinin 2011/267 Esas sayılı dosyası ile belirsiz alacak davası açtığını, alacağının brüt 9.285,00 TL olduğunun tespit edildiğini, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 9.284,00 TL ücretli izin alacağının tahsilini talep etmiştir. Davalı ödeme yaptıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece bu davanın ek dava olarak açıldığı, davacının ödeme konusunda dekont örneği sunduğu, asıl davada taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tespit edilerek kesinleştiği, asıl davada alınan bilirkişi raporu tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, yargısal denetim yollarından geçerek, toplam alacağı ortaya koyacak şekilde kesinleştiğinden kesin delil olarak değerlendirilmesi gerektiği, ödeme konusunda mahkeme tarafından itirazların değerlendirildiği, ayrıca davalı vekilince aynı konunun temyiz sebebi yapıldığı, Yargıtay'ca kararın avukatlık ücreti yönünden düzeltilerek onandığı, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği gerekçesiyle ödeme dikkate alınmayarak bakiye alacak hüküm altına alınmıştır. Karabük İş Mahkemesinde açılan 2011/267 Esas sayılı kısmi davada davacının 9.285,00 TL yıllık izin alacağı bulunduğu bilirkişi raporunda belirlenmiş, davalı yargılama aşamasında ödeme itirazında bulunmuş, ita amiri tarafından düzenlenen belge dışında banka ödeme dekontu bulunmadığından mahkemece aynen “Dosya bilirkişiye gönderilmiştir. Raporda; davacının 9.285,00 TL Brüt (6.313,00 TL Net) yıllık ücretli izin alacağının bulunduğunu belirtilmiştir. Dosya ek rapor aldırılmak üzere bilirkişiye gönderilmiştir. Raporda; ödemenin mahsubu yapıldığında 4.820,34 TL yıllık izin ücreti alacağı olduğu belirtilmiştir. … davalı tarafça ödemeye ilişkin bordro sunulmuşsa da bordronun imzasız olduğu, bordrodaki miktarın davacıya ödendiğine ilişkin davacının imzasını içeren belge olmadığı, ücretin ödendiğine ilişkin belge sunulmadığı…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten de davalı ödeme itirazı nedeniyle davayı temyiz etmiştir. Anılan dosya incelendiğinde mahsup yönünde alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının da mahsup yapıldığı kanaatiyle dosyayı temyiz ettiği görülmüştür. Temyiz edilen karar avukatlık ücreti yönünden düzeltilerek onanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre ödeme borcu sona erdiren sebeplerdendir. Alacak tam olarak ödenerek ifa edilebileceği gibi kısmi eda halinde mahsup da mümkündür. Ödeme itiraz niteliğinde olup yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Mahkemece kesin hüküm gerekçesi ile ödeme itirazı dikkate alınmamış ise de, önceki gerekçede açıklandığı üzere ödeme dekontu bulunmadığından mahsup işlemi yapılmadığı gibi, ödeme alacağın varlığına, doğumuna değil sona ermesine yol açtığından ödeme olsa da olmasa da davacının davalıdan 9.285,00 TL yıllık izin alacağı bulunduğu sonucu değişmeyecektir. Ödeme mahkemece de kesin hüküm halini alan yıllık izin alacağının nihayetinde ifa edilip edilmediği ile ilgilidir. Bu niteliği ile önceki davada dekont bulunmaması nedeniyle ödemenin mahsup edilmemesi sonradan açılan bu davada ödeme açısından kesin hüküm niteliğinde olmayacaktır. Kaldı ki davacı da hüküm altına alınan bu alacağın tahsili yoluna başvuracaktır. Borcun doğumundan sonra yapılmış ve ispatlanabilir durumdaki bir ödemenin dikkate alınmaması aynı borcun mükerrer olarak ödenmesine sebebiyet verecektir. Halbuki davalının borcunun toplamı ancak alacak miktarı ile sınırlıdır. Mahkemece yargılama aşamasında delil olarak sunulan ödeme dikkate alınmaksızın yazılı gerekçe ile mahsup işlemi yapılmadan bakiye alacağın hüküm altına alınması hatalıdır. 3. Davacı 15.12.2010 tarihli dilekçesi ile davalıyı temerrüde düşürdüğünü iddia ettiğinde bu hususta değerlendirme yapılmadan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.