Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 19849 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10190 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi : Samsun 1. İş MahkemesiTarihi : 28/02/2014Numarası : 2010/1174-2014/143 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı vekili, müvekkilinin davalı İlkadım Belediyesinde 01.05.1997 tarihinden emekli olduğu 01.10.2010 tarihine kadar çalıştığını, emekli olduğunda bir kısım ödemeler yapıldığını, eksik ödenen kıdem tazminatı ile ödenmeyen fazla mesai ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının kendi bünyesinde çalışmış olduğu dönemlere ilişkin olarak emeklilik işlemleri sırasında hak ettiği tazminatlarının ödendiğini, çalışma şekli itibariyle fazla çalışma yapılmadığını, taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının Belediye Başkanlığı işyerinden kuruma bildirildiği iki dönem arasında kalan çalışmalarının da davalı Belediye işyerinde geçtiği, İhale ile iş verilen şirketlerden bildirilen çalışma sürelerini de kapsar şekilde tüm çalışma süreleri için kıdem tazminatına müstehak olduğu, davacının kıdem tazminatı ile fazla mesai alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda davacı dava dilekçesinde fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini belirterek fazla çalışma alacağı isteğinde bulunmuştur. Davacının yaptığı işin niteliğine ve özellikle davalı belediyenin resmi nitelikte kurum olmasına göre sadece bir davacı tanığının “ayda 3 kez fazla mesai yaptığımız olurdu.” tarzındaki beyanına itibar edilerek kaç saat hangi ayın hangi günlerinde ve ne şekilde mesaiye kaldıkları hususlarına açıklık kazandırılmadan tek tanığın belirsiz beyanının fazla mesainin yapılmış olduğu yönündeki kabule esas alınmasına ve buna bağlı olarak fazla mesai alacağının kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Ayrıca dava dilekçesinde davacı fesih tarihini 01.10.2010 olarak belirtmesine rağmen mahkemece talep aşılarak daha sonraki beyanlarda belirtilen 01.10.2009 tarihinin fesih tarihi olarak kabul edilmiş olması da bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.