Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19812 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12031 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Bursa 8. İş MahkemesiTarihi : 08/05/2014Numarası : 2012/471-2014/396 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalı işyerinde hafta içi 5 gün 08 00-18.10 saatleri arasında çalıştığını, cumartesi günü mesaiye kaldığında ise 08.00-15.40 saatleri arasında çalıştığını, yıllara göre değişen ayda 1-2-3 cumartesi günü çalışmalarının olduğunu, bu çalışmalarından dolayı fazla mesailerinin ödenmediğini iddia ederek fazla mesai alacağının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının yaptığı fazla mesailerin kendisine bordrolar gereğince ödendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı hafta içi 5 günlük çalışmasının yanında ayda 7. cumartesi günü de 06.00-15.30 saatleri arasında fiilen günde 6 saat 45 dakika çalışarak ayda ortalama 13,5 saat fazla mesai yaptığı, ancak imzalı puantajların aksine her iki taraf tanıklarının da davacının ekseriyette cumartesi günleri çalıştığına dair ifadeleri , bordrolardaki fazla mesai ücreti ödemelerinin hafta tatili niteliğinde olan Cumartesi günü çalışmalarını kapsamadığı, sadece hafta içi 45 saati geçen çalışmaları kapsadığı , bu nedenle davacının fazla mesai çalışmalarını karşılamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro, sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Günlük çalışma süresinin onbir (11) saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk (7,5) saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş (45) saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41'inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş (270) saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68'inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Somut olayda; mahkemece davalı tarafından dosyaya sunulan 2007-2012 tarihleri arasını kapsayan imzalı puantaj kayıtlyarında davacının sadece Eylül, Kasım 2007 ve Ocak, Şubat, Mart 2008 aylarında toplamda (10) on Cumartesi gününde çalıştığını, diğer tüm dönemlerde ise haftada en fazla 5 gün çalıştığı ve Cumartesi-Pazar çalışması yapmadığı, diğer yandan davacıya ait imzalı ücret bordrolarının hemen hemen tamamında davacıya fazla mesai ücreti adı altında zamlı ödemeler yapıldığı, buna mukabil, her iki taraf tanıkları da puantajların aksine davacının cumartesi günleri çalıştığından bahsettikleri gerekçesi ile davacının fazla mesai alacağının ödenmediği değerlendirilmiştir. Dosyada yer alan imzalı bordrolarda fazla mesai alacaklarının tahakkuk ettirilmesi karşısında, fazla mesai alacağı talebinin reddi gerekirken mahkemece imzalı belgelere rağmen tanık beyanlarına itibar edilerek fazla mesai alacağının kabul edilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.