Mahkemesi : Bolu İş MahkemesiTarihi : 14/07/2014Numarası : 2013/144-2014/356 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, iş sözleşmesinin sendika üyeliği nedeniyle ve sendikal sebeplerle geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T.. Elektrik Malz San.ve Tic.A.Ş.vekili, işyerinde toplam 4 adet alt işveren bulunduğunu, alt işverenler ile akdedilmiş bulunan sözleşmelerin iş bu davalardan aylar önce olduğunu, bu sözleşmelerin tamamen ekonomik amaçlarla akdedilmiş olup hiçbir şekilde sendikal mülahazalarla ilgisi bulunmadığını, alt işverenden alınan bilgiye göre tamamen işini gereği gibi yapmaması ve sözleşme süresinin bitimi nedeniyle işinden çıkarıldığı bilgisinin edinildiğini, davacının iş akdinin gerekli verimin alınamaması ve uyumsuzluğu nedeniyle feshedildiğini, davalı Ç.. Sosyal Hizmetler Taş.Tek. Met.C.. Elektrik Plastik Gıda Tic.Ltd.Şti. vekili ise, iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, iş sözleşmesinin diğer davalı T.. Elektrik Malz San. Ve Tic.A.Ş.'indeki istihdam azlığı sebebi ile ve verimliliğin düşmesinden dolayı belirli süreli iş sözleşmesinin sonlandırıldığını, diğer davalı ile yapılan sözleşmenin muvazaalı olmadığını, işten sendika üyesi olması nedeniyle çıkarıldığı iddiasının da doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, davalı işveren tarafından belirli süreli hizmet akdinin sona erdiği gerekçesi ile iş akdinin sona erdirildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır. Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif nedenlerin varlığı gerekir. Borçlar Kanununun 338'inci maddesinde, “Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmış yahut böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuş ise, hilafı mukavele edilmiş olmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet bulur” kuralı mevcuttur. Anılan hükme göre tarafların belirli süreli iş sözleşmesi yapma konusunda iradelerinin birleşmesi yeterli görüldüğü halde, 1475 sayılı Yasa uygulamasında, Yargıtay kararları doğrultusunda belirli süreli iş sözleşmelerine sınırlama getirilmiş ve sürekli yenilenen sözleşmeler bakımından ikiden fazla yenilenme halinde, sözleşmenin belirsiz süreli hale dönüşeceği kabul edilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 430'uncu maddesinde, esaslı nedenlerin varlığı yenilemeler için öngörülmüş ve on yıldan uzun süreli belirli süreli iş sözleşmesi yapılamayacağı kabul edilmiştir. İş güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle belirli-belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımının önemi daha da artmıştır.4857 sayılı İş Kanununun 11'inci maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir. Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur. Öte yandan değinilen 11'inci madde, 18 Mart 1999 tarihli 1999/70 EC Konsey Yönergesi ile birlikte ele alınmalıdır. Çerçeve sözleşmesinin 4'üncü maddesinde ayrım gözetmeme ilkesi vurgulanmıştır. Buna göre iş koşulları açısından, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilere yapılacak farklı muamele esaslı nedenlere dayandırılmadığı sürece, yalnızca belirli süreli iş sözleşmesi ve iş ilişkisi ile çalışmasından dolayı, emsal kadrolu işçilerden daha dezavantajlı davranılmayacaktır. Sözleşmenin 5'inci maddesinde ise kötü niyete karşı önlem konusu ele alınmıştır. Birbirini takip eden belirli süreli iş sözleşmeleri veya istihdam ilişkisinden kaynaklanan istismarların önlenmesini amaçlayan yasal düzenlemelerin bulunmaması halinde; üye devletlerin, sosyal taraflara danıştıktan sonra uluslararası yasalar, toplu sözleşmeler veya uygulamaya göre belli başlı bazı sektörlerin ihtiyaçlarını da dikkate alarak, aşağıdaki tedbirlerden bazılarını alma zorunluluğu vardır. 1.(a) Bu türden akit veya istihdam ilişkilerinin yenilenmesini haklı kılacak nesnel gerekçeler tespit edilmesi, 1.(b) Yinelenen belirli süreli iş sözleşmeleri veya istihdam ilişkilerinin azamî toplam süresinin belirlenmesi, 1.(c) Bu türden sözleşme veya istihdam ilişkisinin kaç kez yenilenebileceğinin saptanması. 1.2. Sosyal taraflara danıştıktan sonra, üye devletler elverişli olan durumlarda belirli süreli iş sözleşmesi veya istihdam ilişkisinin, 1.(a) Yenilenmiş sayılacağına, 2.(b) Belirsiz süreli iş sözleşmesi veya istihdam ilişkisi sayılacağına dair koşullar belirleyeceklerdir. Öte yandan 1999/70 sayılı Konsey Direktifinin önsözünde, Essen Konseyi sonuç bildirgesinde “çalışanların istemleri ve rekabetin gereklerini karşılayacak daha esnek bir iş örgütlenmesini özellikle göz önünde tutan istihdam yoğun büyüme” anlayışına uygun olarak alınması gerekli önlemler vurgulanmaktadır. 1999 yılı İstihdam Politikası Ana Hatları Hakkında 9 Şubat 1999 tarihli Konsey Tavsiye Kararı, “Sosyal tarafları işletmeleri daha verimli ve rekabetçi kılmak ve esneklik ile iş güvenliği arasında gereken dengeyi sağlayabilmek amacıyla, bulundukları her düzeyde esnek çalışma düzenlemeleri dahil, iş örgütlenmesinin modernize edilmesi için sözleşme görüşmeleri yapmaya” davet etmiştir. Ayrıca, Hizmet ilişkisine İşveren Tarafından Son Verilmesi Hakkında 158 Sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesine göre; bu sözleşmenin koruyucu hükümlerinden kaçınmak amacıyla belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasına karşı yeterli güvenceler alınması gerektiği vurgulanmıştır (m 2/3). Gerek 158 sayılı İLO Sözleşmesi gerekse 1699/70 sayılı Konsey Direktifi, bir taraftan esnek çalışmayı özendirirken diğer taraftan güvenliğe önem vererek bir denge amaçlamıştır. Başka bir anlatımla esnek çalışma modellerinin kötüye kullanılmaması gerektiğini özenle vurgulamıştır. Sözü edilen normatif dayanaklar uyarınca, işçinin niteliğine göre sözleşmenin belirli ya da belirsiz süreli olarak değerlendirilmesi imkânı ortadan kalkmıştır. Buna karşın, yapılan işin niteliği belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için önem arzetmektedir. Belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak “belirli süreli iş sözleşmesi” yapılabilecektir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 430'uncu maddesinde ilk defa yapılacak olan sözleşmelerde objektif neden öngörülmemiş oluşu, önceki özel kanun olan İş Kanunu’nun 11'inci maddesindeki objektif nedenlerin varlığını ortadan kaldırmaz. 4857 sayılı İş Kanununun 11 inci maddesinde, esaslı bir neden olmadıkça belirli süreli iş sözleşmelerinin birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamayacağı kuralı ile bir ölçüde koruma sağlanmak istenilmiştir. Belirli süreli iş sözleşmesinin yapılması ve yenilenmesi, işçinin iş güvencesi dışında kalması sonucunu doğurmamalıdır. Belirli süreli iş sözleşmelerinde, 4857 sayılı Yasanın 15'inci maddesinde değinilen sürenin aşılmaması koşuluyla deneme süresi konulabilir. Somut olayda davacı ile yapılan iş sözleşmesinde davacının ne iş yapacağı belirtilmediği gibi 3.maddesinde sözleşmenin süresi olarak belirlenen tarih aralığının metne uyumlu şekilde mekanik olarak yazılı olmayıp elle yazılı olduğu görülmüştür. Ayrıca aynı sözleşmenin 2.maddesinde personelin işi ve işyeri kısmında gerek aynı işyeri içinde değişik görevlerde çalıştırılabileceği gibi gerekse coğrafik olarak nakil yetkisinin de düzenlenmiş olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacının davalı işyerinde üretim kısmında ve bizzat üretim ile ilgili yapmış olduğu işin, süreklilik taşıdığı açıktır. Davacı ile belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren objektif unsurlar davalılarca ispatlanamamıştır. Yapılan işin niteliği gereği yapılan iş sözleşmesi, belirli süreli olduğu belirtilse dahi 4857 sayılı İş Kanunun 11.maddesindeki düzenleme dikkate alındığında belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilmelidir. İş sözleşmenin belirsiz süreli olduğu sonucuna varılmakla, mahkemece belirli süreli iş sözleşmesi yapıldığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, davacı ile davalı şirket arasında akdedilen iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu kabul edilerek, davalılar arasındaki ilişkinin niteliği ile yapılan fesih işleminin geçerli olup olmadığı ve fesihte sendikal neden bulunup bulunmadığının belirlenerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz olunan kararın, BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Aracın daha önce pert olması-Bu hususun alıcıya bildirilmiş olduğunun kanıtlanması gereği
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki “ayıplı malın iadesi ve satış bedelinin tahsili ile terditli olarak alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.02.2012 gün ve 2011/342 E., 2012/34 K. sayılı kararın temyi
Temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davası - zorunlu dava arkadaşlığı
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve TahliyeTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.