Mahkemesi : Kahramanmaraş 1. İş MahkemesiTarihi : 27/05/2014Numarası : 2013/3-2014/365 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekillerince tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın tüm, davalı .... Temizlik Sosyal Hizmetler Tur. Gıda Bilgi İşlem İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinden askerlik hizmeti nedeni ile ayrılmak zorunda kalmasına rağmen hak ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, davacı ile aralarında iş ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket vekili ise, davacının müvekkili şirket nezdindeki çalışmasının 1 tam yılı doldurmadığını, sorumluluğun asıl işveren konumunda olan diğer davalı üzerinde olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanununun 6'ncı maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır. Değinilen Yasanın 120 nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14'üncü maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. İşyerinin miras yoluyla intikali 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 599'uncu maddesinde düzenlenmiş, sözü edilen madde hükmünde miras bırakanın ölümü ile mirasçıların bir bütün olarak mirasa hak kazanacakları açıklanmıştır. İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi durumunda, bu işlem de bir tür işyeri devri sayılmalıdır. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır. Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da sonucu değiştirmeyecektir. Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir. İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir. Maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, işyeri devri olarak kabul edilmelidir. Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır. 4857 sayılı Yasanın 6'ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir. İşyerine Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafından el koyulması ise işyeri devri niteliğinde değildir. Bu durumda yönetim hakkına müdahale edilmekte veya bankacılık faaliyetleri askıya alınmaktadır. Yine özelleştirme işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de işyeri devri olarak değerlendirilemez. Özelleştirmede işyeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmektedir. Bununla birlikte, tamamı kamuya ait olan bir işyerinin özelleştirme işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri niteliğindedir. İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez. İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6'ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir. Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır. Somut olayda Mahkemece, davacının 16.01.2009-30.11.2012 tarihleri arasında çalıştığı ve bazı çalışmaları arasında boşluklar olsa dahi kıdem tazminatına hak kazanmayacak şekilde iş akdinin fesholunduğuna yönelik bir iddia ve ispat olmaması nedeniyle tasfiye edilmemiş dönemlerin kıdem süresi açısından birleştirilmesi gerektiği kanaatiyle davacının hizmet süresi belirlenmiştir. Her ne kadar, son alt işveren olan davalı .... Temizlik Sosyal Hizmetler Tur. Gıda Bilgi İşlem İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin işyeri devri gerekçesiyle davacının çalışmış olduğu tüm süre yönünden sorumlu tutulmuş ise de, davacının daha önceki çalışmalarının dava dışı Arıtem İnş. Bilgi İşlem Tem. Yemek Özel Sağ. San. Tic. Ltd. Şti. yanında çalışırken 31.12.2011 tarihinde sonlandırıldığı, davacı ile yeni iş sözleşmesinin ise davalı .... Temizlik Sosyal Hizmetler Tur. Gıda Bilgi İşlem İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile 02.02.2012 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Artık burada davalı şirket yönünden işyeri devrinden söz edilemeyecektir. Bu nedenle davalı şirketin davacıyı çalıştırdığı 02.02.2012-30.11.2012 tarihleri arasındaki süre açısından dava konusu alacaklardan sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Bu kapsamda davacının bu alt işveren yanında 1 tam yıl çalışmadığı için yıllık izin ücreti ve kıdem tazminatından sorumlu olamayacağı, işyeri devri de kabul edilmediği için fazla çalışma ücretinden de sadece kendi çalıştırdığı dönem ile sınırlı olarak sorumlu olacağı kabul edilmelidir. Aksi düşünce ile davacının tüm çalışma süresinden davalı şirketin de sorumluluğuna karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı .... Temizlik Sosyal Hizmetler Tur. Gıda Bilgi İşlem İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne iadesine, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.