Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19434 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26652 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : Tarsus İş MahkemesiTarihi : 18/12/2014Numarası : 2012/229-2014/311 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışmakta iken davalı işverenlerce haklı bir sebebe dayanmaksızın iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının bekçilikten ziyade tarım işinde çalıştığından bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "iş mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda asliye hukuk mahkemesi tarafından, verilecek bir ara kararı ile davaya "iş mahkemesi sıfatıyla " bakmaya devam olunur. Davanın, İş Kanunu kapsamı dışında kalması halinde, dava dilekçesinin görev nedeniyle reddi ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir. İş Kanununun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz. İşçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışıyor ise, bu işçi ile işveren ararındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine görevli hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir. Ancak, tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde 50 dahil daha az işçi bulunmasına rağmen, işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıtlanmış ise, üye sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 66. maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir. Bunun dışında 4857 sayılı İş Kanununun 4. maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir. Buna göre; 1. Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde, 2. Tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde, 3. Halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerde 4. Bir işyerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde,çalışanların, İş Kanunu kapsamında olacakları belirtilmiştir. Sonuç olarak tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir. Diğer taraftan işçi tarım işinde çalışırken, bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir (bekçilik, şoförlük vb.). Bu durumda, yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre görevli mahkeme belirlenmelidir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 23.05.1960 gün ve 11-10 ile 10.05.1974 gün ve 3-44 sayılı kararları uyarınca, özellikle iş hukukunda istisnaî hükmün genişletilerek değil, dar yorumlanması gerekir. İşçiler yararına getirilen düzenlemelerin yine işçiler yararına yorumlanması asıldır. Somut olayda; Mahkemece '... davacının yaptığı işin bekçilikten ziyade tarım işi olduğu ve üzüm yetiştirme işinde çalıştığı, davacının çalışmasının İş Kanunu Kapsamında kalmadığı anlaşıldığından....' gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya kapsamına göre davacının daha önce hizmet tespitine yönelik açtığı, davanın Tarsus İş Mahkemesinin 2010/200 – 2012/134 E-K sayılı kabul edildiği, anılan kararda ' Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ,tanık beyanları alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak ele alındığında;davacının 16.12.2004-01.10.2006 tarihleri arasında davacının, davalının yanında bekçi olarak çalıştığı davacının çalışmasının sigortalı sayılması gereken işlerden olduğu konusunda tam bir kanaate varılmakla ... ' gerekçesine yer verildiği, bu kararın ise Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2012/22761 – 2013/24408 E-K sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Şu halde kesinleşmiş yargı kararı ile davacının ağırlıklı işinin tarımsal nitelik değil bekçilik niteliği taşıdığı sabit olmuştur. Anılan hizmet tespiti davasındaki bu belirleme işçilik alacaklarının tahsili için açılan davaya bakan Mahkemeyi bağlar. Bu nedenle Mahkemece tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.