Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19408 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17566 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş MahkemesiYARGITAY İLAMITaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK'nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü;1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 01.01.1986-30.08.2009 tarihleri arasında çalıştığını, emekli olduğunu, emekli olduktan sonra da çalışmaya 17.02.2012 tarihine kadar devam ettiğini, davalı şirketin iş yerini kapatacağını, ilan ettiği işçileri işten çıkartacağını, hazırladıkları ibranameleri imzalamaları şartıyla işçilerin alacaklarının ödeneceğini bildirdiğini, davalı şirket tarafından işçilerin alacaklarının eksik olarak hesaplanarak bankaya yatırıldığını, davalı iş yerinin kapalı durumda olduğunu, davacının yıllık izinlerini eksik kullandığını, fazla mesai yaptığını, hafta tatilleri ile milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının ilk dönem çalışmasının emeklilik nedeni ile son bulduğunu, bu dönem için kıdem tazminatının ödendiğini, işvereni ibra ettiğini, ikinci dönem çalışmasında da iş sözleşmesini davacının feshettiğini, yine kendisine haklarının ödendiğini, dava konusu ettiği alacaklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, kıdem tazminatına hak kazandığı, ayrıca bilirkişi raporunda hesap edilen diğer alacaklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Mahkeme tarafından fazla mesai, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin dosya içeriğindeki deliller dikkate alındığında davalıdan tahsiline karar verilmesi yerinde olmuştur. Ancak dosya içinde yıllık izin belgeleri mevcut olup, davacının fiili çalışmasının olmadığı yıllık izinde bulunduğu günlerin fazla mesai, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretleri hesaplanırken dışlanmaması hatalı olmuştur.3-Davacı vekili davasını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava olarak açmış, bilirkişi raporundan sonra Mahkemenin 2016/44 Esas sayısı üzerinden bakiye alacakların tahsilini talep etmiş; ek dava tensiple eldeki dava ile birleştirilmiştir. Bu itibarla, davacının açtığı ilk davanın kısmi dava, ikinci davanın bakiye alacakların tahsiline yönelik ek dava olduğu dikkate alınarak kısmi dava ile istenen alacaklara (kıdem tazminatı hariç) kısmi dava; ek dava ile istenen alacaklara da (kıdem tazminatı hariç) ek dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken, infazda tereddütlere neden olacak şekilde iki dava olduğu halde dava tarihi belirtilmeden sadece “dava tarihinden “ itibaren yazılmak sureti ile faize karar verilmesi doğru olmamıştır. 4-Davacı vekili, kısmi dava açmış, bilirkişi raporundan sonra, Mahkemenin 2016/44 Esas sayısı üzerinden bakiye alacakların tahsilini talep etmiş; ek dava tensiple eldeki dava ile birleştirilmiştir. Davalı vekili, 10.02.2016 tarihinde açılan aynı gün eldeki dava ile birleştirilen ek davaya ilişkin birleştirme kararı ve dava dilekçesinin 16.02.2016 tarihinde tebliği üzerine 25.02.2016 tarihinde yani süresinde ek davaya karşı zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Davalı vekilinin ek davaya yönelik zaman aşımı def’inin değerlendirilerek zaman aşımına uğrayan alacak bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra karar verilmesi gerekirken, ek davaya karşı ileri sürülen zaman aşımının dikkate alınmaması ayrı bir bozma nedenidir.5-Davacı vekili ücret cinsinden alacaklarının yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; mahkemece fazla mesai, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretleri yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34 üncü maddesine göre ücret cinsinden alacakların gününde ödenmemesi halinde en yüksek banka mevduat faizine karar verilmesi gerekir. Ancak davacının talebi ile bağlı kalınması HMK’nun 26 ıncı maddesi hükmü gereğidir. Bu nedenle fazla mesai, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil ücretlerine en yüksek banka mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz işletilmesi gerekirken doğrudan yasal faize karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.