Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Davacının temyizi yönünden; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı vekilinin sunduğu dilekçede mahkeme kararının hangi nedenlerle bozulması gerektiğine dair neden bildirilmemiş olması, Dairemizce gerekçeli olarak temyiz edilen dosyalarda da incelemenin belirtilen nedenlere bağlı kalınarak yapılması ile yine mahkeme kararında Dairemizce kamu düzenini ilgilendiren ve re'sen bozma nedeni yapılmasını gerektirecek bir hata bulunmadığının anlaşılmasına göre davacının bozma isteğinin reddine, 2- Davalının temyizi yönünden; Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 3- Davacı, emeklilik nedeniyle iş akdini kendisinin feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının işvereninin güvenini kötüye kullanarak işverene gelen paraları uhdesinde tuttuğunu, bu nedenle aralarında geçen tartışmadan sonra da mazeretsiz olarak işi bıraktığını, iş akdinin işçi tarafından feshedildiğini, ayrıca davacıya gönderilen ihtarnamenin cevapsız bırakıldığını, bunun üzerine noter ihtarnamesi ile İş Kanunu'nun 25.maddesi gereğince iş akdinin feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısını tamamladığı, bu hususa ilişkin SGK’nın yazısını işverene ibraz ederek 1475 Sayılı Yasanın 14/5.bendi uyarınca işten ayrıldığını bildirdiği görüldüğünden davacının kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dosya içerisindeki banka ekstrelerine göre davacının hesabına yatırılan toplam 28.992,00 TL ile davalı işverence davacının hesabına yatırılan toplam 11.958,00 TL’nin işçilik alacaklarına takas veya mahsup edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 139.maddesinde, iki kişinin, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu olmaları halinde, her iki borç muaccel ise her birinin alacağını borcuyla takas edebileceği, alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebileceği, zamanaşımına uğramış bir alacağın takasının ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebileceği bildirilmiştir.” Davalının, dava dayanağı olayı ve borcun varlığını inkâr etmeden, borçlu bulunduğu edimi, özel bir sebebe dayanarak yerine getirmekten kaçınmasına imkân veren hakka defi denir. Defiler, dava dilekçesine cevap verilirken ileri sürülmelidir. Aksi halde, davalının "savunmanın genişletilmesi yasağı" ile karşılaşabilir. Defiler, davada ileri sürülmedikçe hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınmazlar. Takas bir defidir. Bu itibarla, ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 102.maddesinde mahsup; “ Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı takas def'inde bulunmakla beraber mahsup talebinde bulunmuştur. Yukarıda da belirtildiği üzere, mahsup her aşamada ileri sürülelir. Yeterki davacının savunmasının genişletilmesi itirazı ile karşılaşmasın. Davalının mahsup talebi, davacının, süresinde olmadığı yönünde bir savunması ile de karşılaşmamıştır. Yapılacak iş, davacı isticvap edilerek bu ödemelerin neye istinaden yapıldığını kendisine açıklattırmak, davacı vekilinin 22.04.2014 tarihli dilekçe içeriği ile ilgili davacıya, işverenin hangi borçlarını ödediğini açıklattırıp buna ilişkin belgeleri istemek, gerekirse bankadan davacının kredi kartı ekstrelerini getirterek incelettirmek, çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 14.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.