Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1893 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 2392 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacılar katılanlar ve bir kısım davalılar tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 64 ada 12,13,14,15,88,89 ve 90 parsel sayılı sırasıyla 21604 m2 8598 m2, 11278 m2, 18996 m2, 21796 m2, 21676 m2, 24176 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tapu ve vergi kaydına, tapu dışı ifraza, satın almaya zilyetliğe dayanılarak davalı Şerife, Fatma, Mestan, Zeynep Arif Okur,Ahmet Okur, Alime Çiftçi,Musa ve Durmuş Güzeller ile Hasan ve Abdil Okulu,, Mehmet Güzel Ahmet Uğurhan adına payları oranında 64 ada 92 parsel sayılı 20454 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise vergi kaydına miras yoluyla gelen hakka paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı Kerim Ertürk adına ayrı ayrı tespit edilmiştir. Kadastro komisyonunca hazine ve Mahmut Kahyaoğlu'nun itirazlarının reddine, 64 ada 92 parsel sayılı taşınmazın da diğer dava konusu taşınmazların tespitine esas alınan tapu kaydı kapsamında kaldığından söz edilerek ve veraset ilamları da nazara alınarak 64 ada 12, 13, 14, 15, 88, 89, 90, 92 parsel sayılı taşınmazların davalılar Hatice Küstür, Kerim Ertürk, Durmuş Güzel, Alime Çiftçi, Mehmet Güzel,Musa Güzel, Ahmet Okur, Arif Okur, Ramazan Orhan, Salih kızı Fatma, Ahmet Uğurhan, Salih Yavuz, Salih kızı Tenzile'nin eşi Fahri Yavuz,Hasan Okulu, Abdil Okulu, Osman Yavuz Mustafa kızı Tenzile Okur Mustafa eşi Durkadın Dalaman adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir. Davacı hazine taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu öne sürerek hazine adına tescili istemiyle davacı Mahmut Kahyaoğlu tapu kaydına, miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazların tapu malikleri ve mirasçıları adına tapuya tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Davacı Mahmut Kahyaoğlu'nun ölümü nedeniyle davayı mirasçısı Şehriban Tosun takip etmiş, diğer Fatma Kahyaoğlu mirasçıları Nebahat Özer, Necla Kaplan ve Özkan Gürkan davacı Şehriban Tosun yanında davaya katılmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacılar ve katılanların davalarının reddine, 64 ada 12 parsel sayılı taşınmazın davalı Mehmet Güzel mirasçıları, aynı ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalı Hasan Okulu mirasçıları, 14 parsel sayılı taşınmazın davalı Abdil Okulu, 15 parsel sayılı taşınmazın davalılar Arif ve Ahmet Okur mirasçıları, 88 parsel sayılı taşınmazın davalı Durmuş Güzel mirasçıları, 89 parsel sayılı taşınmazın davalı Musa Güzel mirasçıları, 90 parsel sayılı taşınmazın davalı Ahmet Uğurhan mirasçıları, 92 parsel sayılı taşınmazın davalı Kerim Ertürk'ün Mahmut kızı Zeynep'ten olma mirasçıları adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş,hüküm davacılar hazine Şehriban Tosun, katılan davacılar Nebahat Özer, Özkan Gürkan ile davalılar Alime Çiftçi mirasçıları Kerim Ertürk'ün diğer eşi Hatice'den olma mirasçıları Zeynep Ünal ve Yusuf Ertürk tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Hazine dışındaki tarafların dayandığı tapu kayıtları ile ayrıca davacı tarafın tutunduğu vergi kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritada tutunulan tapu ve vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmüne uygun biçimde gösterilmediğinden keşfi izlemeye yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermeyen bu nedenle yargı denetimine açık olmayan harita ve eki raporda yetersizdir. O halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı hazine dışındaki tarafların tutunduğu tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davacı tarafın kayıt maliki yada malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki yada maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili Nüfus Müdürlüğünden getirtilmeli, yada bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, bu konuda göstereceği deliller toplanmalı yada bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri ibraz ettirilmeli, hazine dışındaki tarafların tutundukları tapu kayıtları ile ayrıca davacı tarafın dayandığı vergi kayıt maliki yada malikleri ile akdi yada irsi ilişkisi gereği gibi saptandığı takdirde dayanılan tapu ve vergi kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara da dıştan komşu taşınmazları bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan tapu ve vergi kayıtlarının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve tutunulan kayıtların kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları vergi kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle ayrı ayrı yerine uygulanmalı, uygulamada dayanılan tapu kayıtları ile vergi kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, tapu ve vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu ve vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazların hangi tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazların tümü yada bir bölümü dayanılan tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde vergi kaydının mülkiyet belgesi olmadığı zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydına değer verilemeyeceği düşülerek taraf tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden sözü edilen kesimlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, anılan kesimler zilyetlikle iktisap edilebilecek yerlerden ise yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, tapu kayıtlarının dayanağı harita varsa 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca kapsamlarının haritasına göre belirleneceği düşünülerek geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kayıtlarının dayanağı haritaların varsa ifraz haritalarının ölçekleri eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikteki sınır yerlerinden kişi taşınmazlarından varsa haritalarda gösterilen kenar uzunluklarından yararlanılmalı, ifraz gören tapu kayıtlarının kapsamı belirlenirken ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydının kapsamı içerisinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmeli,taraf tapu kayıtlarının iç içe girmesi örtüşmesi halinde önceki günlü doğru temele dayanan hukuksal değerini yitirmeyen kayda değer verileceği düşünülmeli, taraf tapu kayıtlarının kapsamı belirlenirken dava konusu taşınmazların tümü yada bir bölümü taraflardan birinin tutunduğu tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde zilyetliğe ilişkin deliller değerlendirilirken anılan kesimlerin diğer tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı hukuksal değerini yitirmedikçe tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağı düşünülmeli,eski tarihli tapu kayıtlarının oluştuğu dönemden bir dönümü 919 m2 ye tekabül ettiği ve kayıtların oluşma nedenleri de dikkate alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de davaların reddine karar verildiği halde davaların kadastro komisyon kararına karşı açıldığı gözönüne alınarak taşınmazların kadastro komisyon kararında öngörüldüğü gibi davalar adına tesciline karar verilmesi gerekirken bu olgular gözardı edilerek komisyon kararının kapsamı ve sonucunu değiştirecek biçimde hüküm kurulması dahi isabetsiz, mümeyyizlerin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA-1.5.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.