Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18798 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 30453 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 10/10/2014Numarası : 2013/761-2014/924 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinde işçi olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından işin bitimi nedeniyle haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini, davacının davalı işverenden herhangi bir alacağı bulunmadığını, zaten alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının çıplak ücretinin ne kadar olduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. İş sözleşmesinde açıkça işçinin günlük yevmiyesi ve buna eklenen yol ve yemek giderleri belirtilerek ücret kararlaşt??rılmış ve yol ve yemek dahil ücretin kıdem tazminatı hesabına esas ücret olduğunun belirlenmiş olmasına rağmen, bilirkişinin sadece bordrolaştırma usulünün yanlış olduğundan bahisle bu giydirilmiş ücretin fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti hesabında çıplak ücret olarak kabulü ile bu alacakların hesaplanmış olması hatalıdır. Sözleşmede belirlenen çıplak ücretin, hesaplamaya esas alınması gereklidir. Ayrıca kıdem ve ihbar tazminatı hesabında da, sözleşmede belirlenen ve kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücret olduğu belirtilen ücrete göre hesaplanması, yeniden bir yemek ve yol ücretinin eklenmemesi gerektiği hususu da gözden ırak tutulmamalıdır. 3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatillerinde ve ulusal bayram genel tatillerde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalışmanın sürdüğünün ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştır??lmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda, davalı tarafça dosyaya davacı imzasını içeren bordrolar ve puantaj kayıtları sunulmuş, bu belgelerdeki imzalara davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine, Mahkemece Jandarma Genel Komutanlığı Van Jandarma Kriminal Labaratuvar Amirliğinden imza incelemesine dair rapor alınmıştır. Anılan raporda imza incelemesi konusunda tam bir sonuca varılamamış ve özetle 'imzaların bir kısım belgelerde davacının eli ürünü olduğu; bir kısım belgelerde eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, bir kısım belgelerde eli ürünü olabileceği ve bir kısım belgelerde ise eli ürünü olmadığı' şeklinde rapor düzenlenmiştir. Bu rapora davalı tarafça itiraz edilmiş, Adli Tıp Kurumundan rapor alınması talep edilmiştir.Ancak Mahkemece '...davalı işveren tarafından sunulan işyeri dosyasında bulunan ve davacı işçiye ait olduğu iddia edilen imzalarla ilgili olarak davacı tarafça ileri sürülen imza itirazı önsorun olarak değerlendirilmiş ve kriminal laboratuar tarafından itiraza tabi imzaların davacıya ait olup olmadığının belirlenemediği bildirildiğinden, bu husustaki rapor işçi lehine değerlendirilmiş ve imza şayet işçiye ait olsa idi bu hususun net bir şekilde ortaya konabileceği kanaatiyle imzaların davacıya ait olmadığı sonucuna varılarak...' imzaya itiraza dair önsorun tam bir açıklığa kavuşturulmadan eksik incelemeyle karar verilmiştir. Yargıtay kararlarında da belirtilmiş olduğu gibi, delillerin hüküm vermeye yeterli olmadığı ya da kesinlik göstermediği, delil ve karşı deliller değerlendirildiğinde, birine üstünlük verilemediği durumlarda işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkelerinden hareket edilmelidir.(Y. HGK. 27.02.2008 gün ve 2008/9-179 E, 2008/165 K.) Somut olayda, bordro ve puantaj kayıtlarındaki imzanın davacıya ait olup olmadığına dair çözülmesi gereken bir ön mesele vardır. Davalının itirazı da nazara alındığında bu önmeselenin çözülmesi bakımından tüm yollar tüketilmiş değildir. Jandarma Genel Komutanlığı Van Jandarma Kriminal Labaratuvar Amirliğinden alınan rapor imza incelemesi hakkında net bir sonuç vermemiştir. Mahkemece yapılacak iş gerek uzmanlık gerekse de teknolojik ve bilimsel donanım bakımından uyuşmazlık konusu belgeler hakkında rapor düzenlemeye yetkin Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor almak ve rapor sonucuna göre yukarıda belirtilen ilkeler ışığında değerlendirme yaparak karar vermektir. Ayrıca çalışma saatlerinin belirlenmesi bakımından talebin aşılmamasına ve servis hizmetinin sosyal yardım niteliği taşıdığı ve serviste geçen sürelerin çalışma süresinden sayılamayacağı da unutulmamalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.