Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:Dava niteliği ve içeriği itibariyle tâcir yada tâcir sayılan taraflar arasında haksız fiilden bir başka deyişle kaçak su kullanılmasından kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir.Davalı taraf yargılama sırasında davaya cevap vermemiş, duruşma oturumlarına da gelmemiş, davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde dava açılan şirketle müvekkili şirketin aynı şirket olmadığını,her iki şirket arasında isim benzerliği bulunduğunu, müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak husumet itirazında bulunmuştur. Alacak davalarında davalı olma sıfatı, alacağın borçlusuna,haksız fiillerde ise zarar sorumlularına aittir. Davanın borçlu veya zarar sorumluları dışında üçüncü bir kişiye karşı açılması durumunda sıfat yokluğu nedeniyle, bir başka deyişle husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Husumet defi olmayıp itirazdır. Bu niteliği dikkate alındığında yargılamanın her aşamasında öne sürülebileceği gibi, taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması ve husumet sorunu çözümlendikten sonra işin esasına girilmesi gerekir. Kaldı ki, davalı taraf davaya cevap vermemekle husumetin kendisine yöneltilemeyeceği savunmasını da içerir biçimde dava dilekçesinde öne sürülen tüm iddialara karşı çıkmış sayılır. Hal böyle olunca somut olayda aleyhine hüküm kurulan ve hükmü temyiz eden şirketle, hakkında dava açılan şirketin aynı şirket olduğunu ispat yükü davacı taraf üzerinde olduğu gibi, hükmü temyiz eden vekilinin temyiz aşamasında husumet itirazında bulunmasında da bir usulsüzlük bulunmamaktadır.Davacı vekilince dosyaya ibraz edilen 6.1.1997 günlü tutanak ve yazışma örnekleri ile dava dilekçesi içeriğinden, davanın "B…… Mahallesi,K……… K………… Caddesi, No:19 B……/İstanbul" adresinde faaliyette bulunan ve davacı kuruluşa IL 1302636 numaralı atıksu (kuyu) abonesi olan "Ç…… Tekstil Sanayi ve Tic. Ltd. Şti." hakkında açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, toplanan ve değerlendirilen delillere, benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taraf teşkili yönünden yapılan araştırma ve soruşturma davalı şirket aleyhine hüküm vermeye yeterli değildir. Davalı şirket adına, tutanakta yazılı ve dava dilekçesinde de gösterilen aynı adresine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğe çıkarılmasına rağmen, tebliğ memurunca şirketin adresten ayrıldığı ve yeni adresinin de bilinmediği şerhi verilerek tebligatın iade edildiği, zabıtaca yapılan araştırma sonucunda da davalı şirketin yeni adresinin bulunamadığı, davacı vekilinin daha sonra "G…… B…… Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi No: 19/A B……/İstanbul" adresini bildirdiği ayrıca davalı adresinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden de sorulduğu, anılan müdürlükçe idarelerinde aynı adla iki şirketin kayıtlı olduğunun, bunlardan 300597/248179 sicil numaralı olanın şirketin merkezini Konya'ya naklettiği ve 21.10.1997 gününde Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünün Selçuklu/5072 sicil numarasını aldığının, 301877/249459 sicil numaralı olanın ise "T…… Mahallesi,G-2 Sokak, No:62 Z……/İstanbul" adresinde faaliyette bulunduğunun bildirilmesi üzerine, bildirilen bu adreste davalı şirket adına tebligat çıkartılarak taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Ticaret Sicil Müdürlüğünce adresi bildirilen şirketle davalı şirketin aynı şirket olup olmadığı duraksamasız biçimde belirlenmeden bu şekilde yapılan tebligatla taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez.Hal böyle olunca, öncelikle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden 300597/248179 ve 301877/249459 sicil numaralı şirketlere ait ticaret sicil dosyalarının getirtilmesi, ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğünden "B…… Mahallesi,K……….. K………. Caddesi, No:19 B……/İstanbul" adresinde vergi yönünden hangi şirketin faaliyette bulunduğunun ve sicil numarasının sorulması, getirtilecek dosya ve yazı cevaplarının incelenerek şirketlerin yöneticilerinin kimler olduğunun, tutanağın düzenlendiği ve abonelik işlemlerinin yapıldığı tarihte tutanak düzenlenen adreste hangi şirketin faaliyette bulunduğunun duraksamasız belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine ve harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 08.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.