Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1868 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 161 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : AlacakYARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2- Davacı, iş akdini meslek hastalığına yakalanması, yıllık izin kullandırılmaması, fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmemesi nedenleri ile haklı olarak feshettiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, yıllık izin, ulusal bayram genel tatil, ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.Davalı, davacının iş akdinin devamsızlık nedeni ile haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece davanın kıdem tazminatı yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil alacağı yönünden kabulüne, ihbar tazminatı ve fazla çalışma alacağı talebi yönünden ise reddine karar verilmiştir.Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32'nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Somut olayda, davacı aylık net ücretinin 1.050,00 TL olduğunu ileri sürmektedir. Davalı işveren davacının asgari ücret aldığını savunmaktadır. İmzalı ücret bordroları asgari ücret üzerindendir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının iddiası ve davacı tanık beyanları doğrultusunda ücret 1.050,00 TL kabul edilerek talep konusu alacaklar hesaplanmıştır. Davacının meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş ilgili işçi ve işveren kuruluşları ve ilgili meslek odalarından sorularak emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.3- Dosyada bulunan ... Noterliği’nin 14/02/2011 tarih ve 03602 yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi ile davacı 14/02/2011 tarihinde iş akdini haklı nedenle feshettiğini davalı işverene bildirdiği anlaşılmaktadır. Yine davacı dava dilekçesinde 14/02/2011 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini beyan etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve kararın gerekçe kısmında fesih tarihi olarak 14/02/2011 kabul edilmiş ise de hizmet süresinin bitiş tarihi olan 14/02/2011 tarihinin fesih tarihi olarak kabul edilmesi ve hesaplamaların buna göre yapılması gerekirken, 22/02/2011 tarihinin fesih tarihi olarak kabulü ile sonuca gidilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 01/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.