Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18304 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15136 - Esas Yıl 2016





YARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı idare vekillerince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, davalı ... Ulaşım Planlama Raylı Sistem Dairesi Başkanlığı Trafik Şube Müdürlüğünde alt işveren olarak faaliyet gösteren.... Ve Otomotiv San. Tic. Ltd Şti. nezdinde 31.12.2014 tarihine kadar çalıştığı, davacının anılan iş yerinde işe giriş tarihinin 25.03.2010 olduğu, işe temizlik işçisi olarak alındığı, işe alınmasının ... Büyükşehir Belediyesi genel sekreteri ... tarafından gerçekleştirildiği, 31.12.2012 günü müvekkilinin iş akdinin sözlü olarak feshedildiği, alt işveren olarak görünen ve müvekkilini çalıştıran ...Tekstil İnş. Ve Otomotiv San. Tic. Ltd Şti'nin yeni ihaleyi alamadığı ve yeni ihaleyi alan şirketin ise asıl işveren elemanı tarafından işe alınmayacaklarının belirtildiği için müvekkilini işe çağırmadığı, hiçbir gerekçe bildirmeden müvekkilinin iş akdinin sözlü olarak feshedildiği, işyerinde tüm yetkilerin belediye yetkililerine ait olduğunu, yıllık izinlerin dahi asıl işverence belirlendiğini, davacı işçinin hiçbir şekilde alt işverenle muhatap olmadığını, davacının davalı işverenin memuru ile aynı yerde aynı işi yaptığını, yaptığı işe ait araç-gerecin belediyeye ait olduğunu, davacı hakkında işten çıkarma yetkisini de davalı belediyenin kullandığını, bu nedenle davacının asıl işveren olan ... Büyükşehir Belediyesine işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Davalı ... vekili, davacının ihale neticesinde ihaleyi alan firma elemanı olarak çalıştığı, belediyenin ihale usulü ile çalıştığı, ihaleyi alan eski/yeni yüklenici firmanın önceki şirket çalışanlarıyla sözleşme imzalamaması durumunda Belediye'nin yeniden sözleşme imzalanıp imzalanmaması hususunda bir tasarrufunun bulunmadığı, davacının işe iade talebini yüklenici işçisi olması nedeniyle alt işverene yöneltmesi gerektiği, Belediye'nin açıklanan nedenlerle husumet yokluğundan ifa imkansızlığı ile karşı karşıya olup işe iade talebini yerine getiremeyeceği, bu nedenle husumetten davanın reddi gerektiği, davacının muvazaa iddiasının yersiz olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dahili davalı şirket ise davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, fesih bildiriminin yazılı olarak yapılmadığı ve fesih nedeninin açık ve kesin olarak bildirilmediği; feshin biçimsel koşullarına uyulmadığı; fesih bu nedenle geçersiz olduğundan davalı Belediyenin asıl işveren sıfatı ile işe iadenin mali sonuçlarından alt işverenle birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalı Şirkete işe iadesine, mali sonuçlardan da davalıların birlikte sorumluluğuna karar verilmiştir.Öncelikle davacının iş akdi ihale dönemi bitiminde 18 kodu ile ...’dan çıkış yapılarak sonlandırılmış olup feshin biçimsel koşullarına uyulmadığından feshin geçersizliği ve davacının işe iadesi yönündeki karar isabetlidir. Davalı ...'nin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren - alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde, asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde yasa koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Yasanın 2 nci maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11 inci maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir. İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla İş Kanununun 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka İş Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanunî karineler olduğu kabul edilmelidir. 5538 sayılı Yasa ile İş Kanununun 2 nci maddesine bazı fıkralar eklenmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarıyla sermayesinin yarısından fazlasının kamuya ait olan ortaklıklara dair ayrık durumlar düzenlenmiştir. Ancak, maddenin diğer hükümleri değişikliğe tabi tutulmadığından, asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurları ve muvazaa öğeleri değişmemiştir. Yasal olarak verilmesi mümkün olmayan bir işin alt işverene bırakılması veya muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde, işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında açık biçimde ifade edilmiştir. Kamu işverenleri bakımından farklı bir uygulamaya gidilmesi hukuken korunamaz. Muvazaaya dayanan bir ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi olmakla kıdem ve unvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi, İş Kanununun 5 inci maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Yine koşulların oluşmasına rağmen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamaması, Anayasal temeli olan sendikal hakları engelleyen bir durumdur. Dairemizin kararları da bu doğrultudadır İş Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 15.5.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5763 sayılı Yasanın 1 inci maddesiyle değiştirilmiş ve alt işverenin işyerini bildirim yükümü getirilmiştir. Alt işveren bu bildirimi asıl işverenle aralarında düzenlenmiş olan yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte yapmak durumundadır. Alt işverenlik sözleşmesi ilgili bölge müdürlüğü ile gerektiğinde iş müfettişleri tarafından incelenecek ve kurumca re’sen muvazaa araştırması yapılabilecektir. Muvazaanın tespiti halinde bu yönde hazırlanan müfettiş raporu ilgililere bildirilir ve ilgililer altı iş günü içinde yetkili iş mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. İş Müfettişliği tarafından hazırlanan muvazaalı alt işverenlik ilişkisinin tespit edildiği rapora ilgililerin süresi içinde itiraz etmemesi ya da mahkemece muvazaalı işlemin varlığına dair hüküm kurulması halinde, alt işverenliğe dair tescil işlemi iptal edilir. Bu halde alt işveren işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır. Asıl işveren alt işveren ilişkisi ve muvazaa konuları, 5763 sayılı Yasayla iş kanununda yapılan değişiklikler ve buna bağlı olarak çıkarılan Alt İşveren Yönetmeliğinin ardından farklı bir anlam kazanmıştır. Yönetmelikte “yazılı alt işverenlik sözleşmesi”nden söz edilmiş ve çeşitli tanımlara yer verilmiştir.Alt İşveren Yönetmeliğinde;1) İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini,2) Daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini, 3) Asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini,4) Kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri,ihtiva eden sözleşmeler muvazaalı olarak açıklanmıştır.Somut olayda, davacı dava dilekçesinde muvazaa iddiasında bulunmuş ve dava dilekçesi ekinde davacının davalı ...'de trafik şube müdürlüğünde evrak kayıt servisinde “büro personeli” olarak çalıştığını gösteren bir kısım belge ibraz etmiş ise de, mahkemece, davacının muvazaa iddiası araştırılmamış, tanıkları dinlenilmemiş ve gerekçeli kararda da bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır. Belirtilen hususlar araştırılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olup bozma nedenidir.Yapılacak iş, davalı idareden, davacının çalışma dönemini kapsayan tüm hizmet alım sözleşmeleri getirtilerek davacı tanıklarının da dinlenilmesi, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu belgeler ile tüm dosya kapsamının yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı hususunda çıkacak sonuca göre karar verilmesidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, davalı ...'ndan temyiz harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 03.11.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar ZAMANAŞIMINI KESEN SEBEPLER • İCRA TAKİBİ (.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 12 Hizmet tespiti davasında ispat kuralları - Araştırılması gereken hususlar Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3. İş Mahkemesince davanın “kabulüne” dair verilen 14.12.2011 gün ve 2011/398-2011/1062 sayılı kararın incelenmesi davalı SGK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 29.12.2011 gün v Avukatın aslına uygunluk tasdiki- Aslı olmayan belgeye yapılan onama-suç kastı 1136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda beraate dair,..Ağır Ceza Mahkemesinin 16/12/2013 tarih, 2012/488 Esas, 2013/470 Karar sayılı hükmün katılan vekili ve O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 09/11/2015 gün ve 2015/14484 Esas, 2 Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?