Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18248 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5900 - Esas Yıl 2015





YARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı iş yerinde 2004 yılı Nisan ayında güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği 31.10.2012 tarihine kadar çalıştığını, bir kısım alacakları ödenmişse de yapılan ödemenin hak kazandığı alacakların tamamını karşılamadığını belirterek kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının iş sözleşmesinin iş yerinin kapanması sebebiyle kendileri tarafından 31.10.2012 tarihinde davacıya ihbar öneli tanınmak ve tüm yasal hakları ödenmek sureti ile feshedildiğini, iş yerinde üçlü vardiya sistemi ile çalışma yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda, fazla mesai hesabının yapıldığı 01.01.2008-27.05.2008 tarihleri arasındaki 10 günlük sürede davacının raporlu olduğu anlaşılmakla bu sürenin fazla mesai hesabında dışlanması gerektiği gözetilmeden hesaplama yapılarak hüküm kurulması hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.