Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18143 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28911 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İzmir 11. İş MahkemesiTarihi : 01/04/2015Numarası : 2013/399-2015/218 Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, taraflarca temyiz edilip, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde birleşen dosya davacısı Vildan vekili Av.Mithat tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 06.10.2015 günü belirlenen saatte temyiz eden birleşen dosya davacısı Vildan vekili Av.Mithat ile birleşen dosya davalıları ... Gen.Hiz.Otopark Öz.Eğt. İtfaiye ve Sağ.Hiz.Tic.A.Ş., İzbeton İzmir Büyükşehir Bel.Beton ve Asfalt Enerji Üretim ve Dağıtım Tes. Su ve Kanalizasyon Tic. Ve San.A.Ş., ... İnsan Kay.Tem. Bakım ve Org. Enerji Yay.Rek.Tur.San. Ve Tic.A.Ş., İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Gen.Müd. vekilleri Av.Sabit ve İzbelcom İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Korunması İyileştirme Müşavirlik ve Proje Hiz.Tic. ve San.A.Ş. vekili Av.Aytaç geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü'nde kurum hekimi olan davacının, İzenerji A.Ş.'de 01/03/2011-31/05/2013 tarihleri arasında işyeri hekimi olarak çalıştığını, iş akdinin işveren tarafından geçerli ve haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini, 2012-2013 yıllarına ait izinlerinin bulunduğunu, en son net 475,00 TL aylık ücretle çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili, bu dava dosyasıyla birleştirilen İzmir 10.İş Mahkemesinin 2013/501 Esas sayılı dosyasında İzbeton A.Ş.'ye karşı açılan davada özetle; İZSU Genel Müdürlüğü'nde kurum hekimi olarak görev yapmakta iken ... A.Ş. nezdinde işyeri hekimi olarak 12.04.2007-31.05.2013 tarihleri arasında çalıştığını, 2012 ve 2013 yıllarına ait 30 gün üzerinden 2 yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, son brüt aylık ücretinin 914,00 TL olduğunu, iş akdinin İzbeton A.Ş. tarafından haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin tahsilini istemiştir. Davacı vekili, bu dava dosyasıyla birleştirilen İzmir 10.İş Mahkemesinin 2013/501 Esas sayılı dosyasına birleşen İzmir 7. İş Mahkemesinin 2013/516 Esas sayılı dosyasında İzsu Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan davada özetle; İZSU Genel Müdürlüğü'nde kurum hekimi olarak 16/08/1993-12/07/2006 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin feshine rağmen ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir. Davacı vekili, bu dava dosyasıyla birleştirilen İzmir 10.İş Mahkemesi'nin 2013/501 Esas sayılı dosyasına birleşen İzmir 7. İş Mahkemesi'nin 2013/516 Esas sayılı dosyasına birleşen İzmir 5. İş Mahkemesi'nin 2013/465 Esas sayılı dosyasında İzelman A.Ş.ye karşı açılan davada özetle; İZSU Genel Müdürlüğü'nde kurum hekimi olarak görev yapmakta iken ... A.Ş. nezdinde işyeri hekimi olarak 01/01/2007-31/05/2013 tarihleri arasında çalıştığını, 2012 ve 2013 yıllarına ait 30 gün üzerinden 2 yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, son brüt aylık ücretinin 2.291,86 TL olduğunu, iş akdinin ..... A.Ş. tarafından haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasını istemiştir. Davacı vekili, bu dava dosyasıyla birleştirilen İzmir 10.İş Mahkemesi'nin 2013/501 Esas sayılı dosyasına birleşen İzmir 7. İş Mahkemesi'nin 2013/516 Esas sayılı dosyasına birleşen İzmir 5. İş Mahkemesinin 2013/465 Esas sayılı dosyasına birleşen İzmir 2. İş Mahkemesi'nin 2013/500 Esas sayılı dosyasında İzbelcom A.Ş.ye karşı açılan davada özetle; İZSU Genel Müdürlüğü'nde kurum hekimi olarak görev yapmakta iken İzbelcom A.Ş. nezdinde işyeri hekimi olarak 01.01.2007-31.05.2013 tarihleri arasında çalıştığını, 2012 ve 2013 yıllarına ait 30 gün üzerinden 2 yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, son brüt aylık ücretinin 2.398,28 TL olduğunu, iş akdinin İzbelcom A.Ş. tarafından haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı İzenerji A.Ş. vekili, davacının işyeri hekimi sıfatıyla 01.04.2011 tarihinde göre başladığını, 29.12.2012 tarih ve 28512 resmi gazetede yayımlanan, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri yönetmeliğinin 14/2 maddesi gereği "... İş kanunundaki çalışma süreleri saklı kaymak kaydıyla, işyerine hizmetin sunulması için hesaplanan zorunlu süre bölünmek suretiyle birden fazla kişi görevlendirilemez." hükmü ile işyeri hekimleriyle imzalanan hizmet sözleşmesi çerçevesinde, belirlenen hekimlerin iş akitlerinin, yönetim kurulu kararı ile hak edişleri ödenerek feshedilmesine karar verildiğini ve kendisine bu hususta bildirim yapıldığını, 31.05.2013 tarihi itibariyle davacının iş akdinin feshedildiğini, davacı tarafa tahakkuk eden tazminat ve yıllık izin alacağının ödendiğini aynı dönem için birden fazla kıdem tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı İzbeton A.Ş vekili, davacının müvekkili şirket İzbeton A.Ş’nin kadrosunda olduğunu, İZSU Genel Müdürlüğünde işyerinde işyeri hekimi olarak görevlendirildiğini, 29.12.2012 tarih ve 28512 resmi gazetede yayımlanan, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri yönetmeliğinin 14/2 maddesi gereği "... İş kanunundaki çalışma süreleri saklı kaymak kaydıyla, işyerine hizmetin sunulması için hesaplanan zorunlu süre bölünmek suretiyle birden fazla kişi görevlendirilemez." hükmü gereğince davacının birden fazla işyerinde çalışması mümkün olmadığından İZSU Genel Müdürlüğü nezdindeki iş akdine yasal zorunluluk nedeni ile son verildiğini, davacının müvekkili şirketteki çalışmasının kısmi süreli çalışma olduğunu, günde 10-15 dakikadan ayda ortalama 4 saat civarında çalışmasının bulunduğunu, bu nedenle 4857 Sayılı İş Kanununun 13. maddesi hükmü gözetilerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti hesaplamasında kıstelyevm yönteminin uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddini savunmuştur. Davalı İZSU Genel Müdürlüğü vekili, davacının 1993 yılından itibaren İZSU Genel Müdürlüğü'nün tabip kadrosunda halen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre çalışmakla birlikte, işyeri hekimliği hususunda Ortak Sağlık Birimi oluşturulmasının ardından 01.01.1998 tarihinden itibaren İşyeri Hekimliği Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, davacının davalı idarede işçi olarak değil 657 sayılı Yasa'ya göre kurum doktoru olarak çalıştığını, işçi statüsünde olmadığını ve idarenin İş Kanunu kapsamında işyeri olmadığını, kamu kuruluşu olduğunu, davacının iş sözleşmesinin iş kanununda belirlenen sebeplerden değil, 4857 sayılı Yasa'nın 81.maddesine 01.07.2006 tarih ve 5538 sayılı Yasa'nın 18.maddesi ile eklenen hüküm gereğince sonlandırıldığını, davacının davalı idareden emekliye ayrılacağı tarihte işyeri hekimliği süreleri de dâhil olmak üzere idarede görev yaptığı süreler için kendisine yasanın öngördüğü tutarda kıdem tazminatının ödeneceğini, davacının talebinin kabulü halinde mükerrer ödemeye sebebiyet verileceğini savunarak davanın reddini savunmuştur. Davalı İzelman A.Ş. vekili, dava dilekçesinde çalışma süresinin hatalı belirtildiğini, davacının İzelman A.Ş’de 01.09.2010 tarihinde işe başladığını, iş akdinin 31.05.2013 tarihinde feshedildiğini, ancak mevzuat hükümleri gereğince iş akdine son verilmek zorunda kalındığını, davacının kısmi süreli olarak ayda 20 saat civarında çalıştığını, net 2.900,00 TL ücret aldığını, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 13. maddesi hükmü gözetilerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti hesaplamasında kıstelyevm yönteminin uygulanması gerektiğini, davacının 2012 yılına ait iznini kullanmadığını, ancak 14 günlük izin ücretinin davacıya ödendiğini, 2013 yılı için ise izin hakkının doğmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur. Davalı İzbelcom A.Ş. vekili, davacının tıp doktoru sıfatını haiz olmakla birlikte Türk Tabipler Birliği'nden aldığı iş hekimliği sertifikası ile işyeri hekimliği yaptığını, davacının bir iş akdine dayalı olarak çalışmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmenin iş sözleşmesi değil hizmet akdi olduğunu, davacının muayenehanesinin İZSU binasında olduğunu yalnızca saat 16.00’dan sonra yarım saat süre ile sınırlı olmak üzere kendi çalışanlarının aşılama ve periyodik bakım ve kontrol işlemlerini yürüttüğünü, davacının müvekkili şirket haricinde 5 ayrı şirkette daha çalışmasının olduğunu, sözleşmenin asıl tarafının İZSU olduğunu, davacının hiçbir zaman müvekkiline ait işyerinde çalışmadığını, aralarında yapılan hizmet sözleşmesine binaen 01.03.2011 ile 01.06.2013 tarihleri arasında günde yarım saat hizmet verdiğini, davacının bu tarihten müvekkili şirkette hiçbir çalışmasının olmadığını, davacı ile 28.02.2011 tarihinde işyeri hekimliği sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşmeye istinaden 01.03.2011 tarihinden itibaren çalışmasının bulunduğunu, daha önceki çalışmalara yönelik olarak sunulan hizmet sözleşmelerini kabul etmediğini, davacı ile İZSU Genel Müdürlüğü arasındaki sözleşme hükümlerine göre çalışma saatlerinin yıllık toplamının günlük 8 saatlik çalışmaya bölünmesi sureti ile 1 yıla ilişkin fiili kıdem süresinin hesaplanması gerektiğini, davacının müvekkili şirkette hizmet verdiği dönem boyunca aylık net 1.900,00-TL hizmet bedeli aldığını, davacıya yıllık izin ücreti olarak 1.773,33 TL ödendiğini, taraflar arasında davacının 30 gün yıllık izin kullanabileceği konusunda bir sözleşme yapılmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, “..davacı organik bağ içinde ve işin birlikte yürütümü çerçevesinde davalı şirketler tarafından akdin feshi tarihinde birlikte istihdam edilmektedir. Bütün davalılar birlikte istihdam eden son işveren durumundadır. Bir nevi adi ortaklık statüsü içersinde davacıyı istihdam etmekte olan davalı son işveren şirketler akdin sona ermesine bağlı olarak doğan ihbar tazminatından, kıdem tazminatından ve izin ücretlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu bulunmaktadır. Davacıyı çalıştırdığı sürelerin farklı olması son işveren sıfatıyla sorumlu olacağı miktarlar da değişiklik yaratmamaktadır. Son işverenlerin sorumluluğu ise önceki işverenlerin sorumluluğunu da kapsayacak şekilde tüm çalışma süresine ilişkindir. Davalı şirketlerin hepsi son işveren sıfatına haiz olması sebebiyle tespit edilecek alacakların tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklardır. Davalı şirketlerin birbirlerine rücu kendi iç ilişkilerini ilgilendirdiğinden kendi iç ilişkilerine göre hangi oranda birbirlerine rücu edeceği aralarındaki ilişkiye göre belirlenecek olup, davacı işçiye karşı sorumluluklarını bu durum değiştirmemektedir.“ gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalılar arasında birlikte istihdam ilişkisi bulunup bulunmadığı konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Özellikle grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu şirketler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı binanın girişinde verilen güvenlik hizmetleri, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, işçi ile işverenler arasında tek bir iş ilişkisi, keza her iki işverenin sorumluluğu ve taraf sıfatı vardır. 4857 sayılı İş Kanununun 13 üncü maddesinde, işçinin normal haftalık çalışma süresinin tam süreli çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az olarak belirlendiği iş sözleşmesi “kısmî süreli iş sözleşmesi” olarak tanımlanmıştır. Çalışma süresi aynı yasanın 63 üncü maddesinde haftada en çok 45 saat olarak açıklanmıştır. Yukarıda değinilen 13 üncü maddede emsal işçiden söz edilmiş olmakla, kısmî süreli iş sözleşmesinin belirlenmesinde esas alınacak haftalık normal çalışma süresi, tam süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçiye göre belirlenecektir. Kanunun 63 üncü maddesinde yazılı olan haftalık iş süresi azamîdir. Buna göre o işkolunda emsal bir işçinin ortalama haftalık çalışma süresi haftalık 45 saati aşmamak şartıyla belirlenmeli ve bunun önemli ölçüde azaltılmış olup olmadığına bakılmalıdır. İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinde, “ İşyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışma kısmî süreli çalışmadır”. Gerekçede “üçte ikisinden az” olan çalışma ifadesi kullanılmışken, yönetmelikte üçte iki oranına kadar yapılan çalışmalar kısmî çalışma sayılmıştır. Bu durumda emsal işçiye göre 45 saat olarak belirlenen normal çalışmanın taraflarca 30 saat ve daha altında kararlaştırılması halinde, kısmî süreli iş sözleşmesinin varlığından söz edilir. Kısmî süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçinin ücreti ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süre ile orantılı olarak ödenir. Kısmî süreli hizmet akdiyle çalışan işçiye, ayrımı haklı kılan bir neden bulunmadıkça salt bu nedenle farklı bir işlem yapılamayacağı Kanunda öngörülmüştür. İşçinin, ücretinin veya diğer parasal haklarının tam süreli emsal işçinin çalışma süresi ve ücretine göre oranlanmak suretiyle belirlenecek olan haklarını talep etmesi mümkündür. Somut olayda, davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı'nın 10.01.2014 tarih ve 399 sayılı yazısına göre, davacının davalılardan İzelman A.Ş, işçileri için 14.03.2002-01.01.2011 tarihleri arasında; İzbeton A.Ş. işçileri için 12.04.2007-01.01.2011 tarihleri arasında yapılan işyeri hekimliği sözleşmeleri ile verdiği hizmet karşılığı aylık ek ücret ödemeleri ilgili şirket hakedişlerinden kesilerek İZSU Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış, 01.01.2011-01.06.2013 tarihleri arasında ise ilgili şirket ile yapılan bireysel sözleşmeler gereği aylık ücret ödemelerinin ilgili şirket tarafından yapılmıştır. Davalı İZSU Genel Müdürlüğü açısından, davalının gönderdiği yazı ve SGK'dan gelen belgeler, sunulan işyeri hekimliği sözleşmelerine göre davacı 16.08.1993 tarihinde işyeri hekimi olarak çalışmaya başlamış, bu davalının 657 sayılı Yasa kapsamında kadrolu elemanı olması ve 4857 sayılı Yasa'da 2006 yılında yapılan değişiklik ile kurum doktorlarının kendi personeli ile asıl işveren olarak çalıştırdığı işçilerinin işyeri hekimliğini de ayrı bir sözleşmeye gerek kalmadan yapacağının hüküm altına alınması nedeni ile bu davalı nezdindeki işyeri hekimliği 12.07.2006 tarihine kadar devam etmiştir. Davalı İzelman A.Ş. açısından, davacının bu davalı nezdinde iddia ettiği süre 01.01.2007-31.05.2013 tarihleri arasındaki süre olup davacının bu davalı nezdinde 01.01.2007 tarihinden 01.01.2011 tarihine kadar çalıştığına dair sözleşme yoktur. İZSU'nun 10.1.2014 tarihli yazısına göre davacı 01.01.2007-01.01.2011 tarihine kadar bu davalının işçilerine de hizmet vermiştir. 30.09.2010 tarihinde İZSU Genel Müdürlüğü ile davacı arasında imzalanan davalılar İzeneji dışındaki davalıların isimleri bulunan ancak imzaları olmayan sözleşme ile davacının davalıların İZSU Genel Müdürlüğü'ne ait işyerlerinde çalışan işçileri açısından işyeri hekimliği hizmeti vereceği ve kararlaştırılan 3444,20 TL ücretin davalıların çalıştırdıkları işçi sayısına göre %60'nın İzelman A.Ş., %20'sinin ise İzbeton A.Ş. ve %20'sinin İzbelcom A.Ş. arafından ödeneceği ve yıllık izin süresinin 30 gün olduğu, sözleşmenin 01.09.2010 tarihinden itibaren geçerli olduğu kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasında bu sözleşmeden sonra 16.08.2011 tarihinde işyeri hekimliği sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacının 01.03.2011 tarihinden itibaren işyeri hekimi olarak aylık 22 saat çalışacağı ve net 1900, 00 TL ücret ödeneceği, yıllık izin süreleri kousunda İş Kanunu'nun uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Davacının bu davalı nezdinde ise davalı İZSU Genel Müdürlüğünün yazısı dikkate alındığında 01.01.2007 tarihinden itibaren çalışmaya başlamıştır. Bu davalı ile davacı arasında 28.02.2011 tarihinde ayda 6,5saat için işyeri hekimliği sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı İzbeton A.Ş. nezdinde ise SGK yazısı, İZSU Genel Müdürlüğü yazısı dikkate alındığında 12.04.2007 tarihinden itibaren işyeri hekimi olarak çalışmaya başlamıştır. Bu çalışması 31.05.2013 tarihine kadar devam etmiş olup bu süre zaten davalının da kabülündedir. Davacı davalı İzenerji A.Ş'de ise 2011-2013 yılları arasında çalışmıştır. Yukarıda özetlenen dosya içeriğine göre davacı 657 sayılı Yasa kapsamında İZSU Genel Müdürlüğü'nün kurum hekimi olmasına rağmen 4857 sayılı Yasa kapsamında kalacak şekilde her gün belli saatler arasında olmak üzere kısmi süreli iş sözleşmesi ile davalılara işyeri hekimliği hizmeti vermiştir. Her ne kadar davalılar adına 01.01.2011 tarihine kadar davacıya ödenecek ücretler davalı İZSU Genel Müdürlüğü tarafından davalı şirketlerin hakedişlerinden kesilerek ödenmiş ve davalılar İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraki iseler de, davacının baktığı işçilerin farklı olması, 01.01.2011 tarihinden itibaren her bir şirketin davacı ile ayrı ayrı sözleşmeler imzalayarak belirlediği şartlar altında davacıyı çalıştırmaları nedeni ile artık birlikte istihdamdan sözetmek mümkün değildir. Birlikte istihdamın kabulü için gerekli şartların oluştuğundan sözedilemez. Nitekim aynı şekilde istihdam edilen işyeri hekimlerinden Sacide Dicle Metin isimli işçi tarafından İzmir 7. İş Mahkemesi'nin 2013/515 Esas sırasına kayden açılan davada davalıların her biri ile ayrı ayrı işyeri hekimliği sözleşmesi yapıldığı, birlikte istihdamın bulunmadığı kabulüne göre alacaklar hüküm altına alınmış, davalıların temyizi üzerine Dairemizin 2015/10938 Esas 2015/6236 Karar sayılı 02.04.2015 tarihli ilamı ile; keza Temel Kerim isimli işçinin açtığı davadaki aynı yöndeki kabul, davalıların temyizi üzerine Dairemizin 2015/4690 Esas 2015/6234 Karar sayılı 02.04.2015 tarihli ve 2015/11560 Esas 2015/6235 Karar sayılı 02.04.2015 tarihli ilamları ile onanmıştır. Yine Hakan Kıran isimli işçi tarafından davalı İzenerji A.Ş.'ne karşı açtığı davada verilen kabul kararı da Dairemizin 2015/3787 esas sayılı ilamı ile sadece davalı tarafça yapılan yıllık izin ödemesinin mahsubu gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Hal böyle olunca davalılar ile davacı arasında ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken işyeri hekimliği konulu iş sözleşmeleri yapıldığı esasına göre değerlendirme yapılarak alacakların hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılar İ.. M.., ... Gen.Hiz.Otopark Öz.Eğt.İtfaiye ve Sağ.Hiz.Tic.AŞ.ile İzbelcom İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Korunması İyileştirilmesi Müşavirlik ve Proje Hizmetleri Tic.ve San.AŞ.'ye yükletilmesine, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davalılar İzenerji İnsan Kay.Tem.Bakım ve Org.Enerji Yay.Rek.Turz.San.ve Tic.AŞ.ve İzbeton İzmir Büyükşehir Belediye Beton ve Asfalt Enerji Üretim ve Dağıtım Tesisleri Su Kanalizasyon Tic.ve San.AŞ.'ne iadesine, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1100,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 06.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.