Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17793 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13253 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Konya 4. İş MahkemesiTarihi : 29/05/2014Numarası : 2012/484-2014/154 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinde etiket makinesi operatörü olarak çalışırken iş akdini, ücretlerin zamanında düzenli ödenmemesi ve ekim ayı maaşının ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshettiğinden bahisle kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacının, iş akdini haklı neden olmadan kendisinin sonlandırdığını, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının 02.11.2012 tarihli ihtarname ile iş akdinin davacı tarafça ekim ayına ilişkin ücret alacağı ödeme tarihi geçtikten sonra yapıldığı ve haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İşçinin ödenmeyen işçilik hakları sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği konusu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. 5953 sayılı Basın İş Kanununun 14 üncü maddesinin aksine, 4857 sayılı Yasada ücretin peşin ödeneceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir.Ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür. Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanması gerekir 4857 sayılı yasanın 24/ll-e bendine göre işçinin, İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse, haklı fesih imkanı bulunmaktadır. Somut olayda, davacı, 2.11.2012 tarihli ihtarnamesi ile, önceki ay ücretlerinin zamanında düzenli ödenmediği ve ekim ayı maaşının ödenmediğinden bahisle iş akdini feshetmiştir. Gerek dosya içinde bulunan banka hesap hareketlerinin incelenmesinden, gerekse davacının örtülü beyanından, ekim ayı ücreti dışında kalan ücretlerinin, ilgili ay içinde parçalı olarak ödendiği, yasanın aradığı anlamda ücretin ödenmemesinin sözkonusu olmadığı açıktır. Ekim 2012 ayı maaşı yönünden ise; davacı, 2.11.2012 tarihli ihtarnamesi ile 2012 yılı ekim ayı ücretinin ödenmemesini fesih sebebi yapmıştır. Ancak, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 2.1.maddesindeki düzenlemeye göre, ücretin, takip eden ayın ilk haftası içinde, ödenmesi gerekmektedir. Fesih tarihi itibariyle, ekim ayı ücretinin, ödenme süresi henüz dolmamıştır, bu nedenle davacı için haklı fesih nedeni oluşturmaz. Hal böyle olunca, davacının iş akdini haklı neden olmadan feshettiği bu nedenle kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozma nedenidir. 3- Davacının imzasını taşıyan ve imzası inkar edilmeyen yıllık izin defterine göre, kullandığı izin süresi hatalı hesaplanmıştır. Davacının 2012 yılı da dahil 155 gün yıllık izin kullandığına dair defter kaydına rağmen, bilirkişi, davacının 145 gün izin kullandığından bahisle 5 günlük izin alacağı hesabı yapmıştır. Hatalı bilirkişi raporuna itibarla yıllık izin ücreti talebinin reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır. 4- Bilirkişi, davacının ücret alacağını hesaplarken kasım ayında 2 gün çalıştığı kabulü ile hesap yapmıştır. Ancak hiçbir tanık ya da davacı, kasım ayında, yıllık izin bitiminde, ihtar çekmeden önce mesai yaptığını iddia etmemiştir. Bu durumda davacının, izin bitim ve ihtar tarihi olan 2 Kasım günü çalışmamış olması hayatın olağan akışı gereğidir. Bu nedenle ücret alacağına hatalı hesaplayan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak hüküm kurulması isabetsizdir. 5- Davacının dava değerini ıslah ettiği 25.3.2014 tarihli dilekçesinde faiz talebinin olmamasına rağmen, ıslah tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmiş olması da hatalı olup karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 22.9.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.