ÖZET: KURAL OLARAK MİRAS BIRAKANIN ÖLÜM GÜNÜNDEN SONRA MİRASÇILARI ARASINDA YÖNTEMİNE UYGUN BİR PAYLAŞMANIN VARLIĞINDAN SÖZ EDİLEBİLMESİ İÇİN, ORTAK MİRAS BIRAKANIN ÖLÜM GÜNÜNDEN SONRA TÜM MİRASÇILARININ BİRARAYA GELEREK TEREKEYİ KENDİ ARALARINDA PAY ETMELERİ, HER BİR MİRASÇININ KENDİ PAYINA DÜŞENİ ALDIKTAN SONRA TEREKEDEKİ DİĞER MİRAS HAKLARINDAN VAZGEÇMESİ GEREKİR. ANCAK; HER BİR MİRASÇIYA EŞİT YÜZÖLÇÜMDE VE EŞİT VERİMLİLİKTE TAŞINMAZ YA DA EKONOMİK YÖNDEN AYNI PARASAL DEĞERDE MENKUL MAL İSABET ETMESİNİN PAYLAŞMANIN KOŞULU OLMADIĞI GÖZETİLMELİ, VARSA MİRAS PAYINA KARŞILIK MENKUL MAL VERİLEN MİRASÇILAR BELİRLENMELİDİR.Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı İsmail tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Kadastro sırasında dava konusu 101 ada 143, aynı ada 145 ve 109 ada 7 parsel sayılı sırası ile 11380,43 m2, 5820,89 m2 ve 5052,74 m2 yüzöl-çümündeki taşınmazlar davalı Kadir adına, 101 ada 144 parsel sayılı 7419,92 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı Orhan adına tapu kayıtlarına, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak, 101 ada 146 parsel sayılı 5107,06 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tapu kayıtlarına, paylaşmaya, bağışlamaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak, 109 ada 8 parsel sayılı 3968,85 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise tapu kayıtlarına, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı İbrahim adına tespit edilmiştir. Davacı İsmail miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı İsmail tarafından temyiz edilmiştir.İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazların Temmuz 1289 tarih 484 ve 490 sayılı sicillerden gelen Aralık 2003 tarih 2, Mart 1990 tarih 4 ve Aralık 1968 tarih 24 sayılı tapu kayıtları ve Temmuz 1289 tarih 486 sayılı sicilden gelen Aralık 2003 tarih 4 sayılı tapu kayıtları kapsamında bulunduğu, pay satış ve devirleri sonucunda tapu kayıtlarının dava ve temyize konu taşınmazlar ile birlikte 101 ada 74, 75, 80, 138, 139, 140, 141, 108 ada 2 ve 110 ada 6 parsel sayılı taşınmazlara da revizyon gördüğü dosya içeriği ile belirlenmiştir. Hal böyle olunca tarafların ortak miras bırakanlarının tapu kayıtları da nazara alınarak belirlenmesi, ortak miras bırakan belirlendikten sonra ise ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığının araştırılması gerekir. Mahkemece bu yönde araştırma soruşturma yapılmamıştır.Kural olarak ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının biraraya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra, terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Saptanan dava niteliği ile az yukarıda vurgulanan hukuksal olgular da dikkate alındığında, yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri olaylara dayanmayan soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibarettir.O halde davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle tespitte esas alınan tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm taşınmazlarının tutanak örnekleri getirtilmeli, tarafların ortak miras bırakanları ve mirasçıları belirlendikten sonra ortak miras bırakanın terekesine dahil dava dışı başka taşınmaz mallar bulunup bulunmadığı araştırılmalı, varsa sözü edilen taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve dayanakları belgeler, davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, bundan başka ortak miras bırakanın terekesine dahil menkul mallar varsa menkul malların niteliği, adedi ve değerleri belirlenmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar ile tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında az yukarıda açıklanan hukuksal olgulara göre yöntemine uygun bir paylaşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazın hangi mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet ettiği yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, diğer mirasçı ya da mirasçıların, miras payına karşılık kendilerine terekeden ne verildiği duraksamasız belirlenmeli, bu konularda da yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınmalı, keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tutanak bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tutanak bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, mirasçılar arasında aynı nitelikte kadastro mahkemesinde görülmekte olan dava ya da davalar varsa, Usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca davalar arasında fiili ve hukuki irtibatın varlığı davalardan biri hakkında verilecek hükmün aynı nitelikteki diğer davanın sonucunu etkileyeceği gözönüne alınarak dava dosyalarının birleştirileceği düşünülmeli, sonuçlanan ve kesin hükme bağlanan davalar varsa, deliller değerlendirilirken sözü edilen taşınmazlarla ilgili olarak yerel mahkemesinden verilen ve kesinleşen hükümler de gözönüne alınmalı, özellikle sözü edilen taşınmaz ya da taşınmazların tespit tutanakları içeriğinde paylaşma olgusuna yer verilip verilmediği yönü üzerinde durulmalı, uyuşmazlığın niteliğine göre deliller değerlendirilirken paylaşmada her bir mirasçıya eşit yüzölçümde ve eşit verimlilikte taşınmaz ya da ekonomik yönden aynı parasal değerde menkul mal isabet etmesinin paylaşmanın koşulu olmadığı gözönünde tutulmalı, bir ya da bir bölüm mirasçıya miras payına karşılık menkul mal verilmiş ise niteliği ve adedi belirlenmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı İsmail’in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 23.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.