Mahkemesi :İş MahkemesiYARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı ... İnşaat Ltd. Şti. vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı iş yerinde 26.08.2008 – 30.09.2009 tarihleri arasında kamyon şoförü olarak çalıştığını belirterek ödenmediğini iddia ettiği ulusal bayram genel tatil, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılar , davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, sunulan imzalı ücret pusulalarındaki fazla mesai sütunun karşısında "0" ibaresinin yer almış olması, fazla mesai yapıldığının takdiri delillerle ispatına engel değildir. Bu ilke ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili çalışmaları içinde geçerlidir. Diğer taraftan, dosyaya sunulan tarihsiz ibranamenin içeriği, iş yeri kayıtları ve savunma ile çelişik olduğundan itibar edilmemiştir gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihi öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçerlilik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir: Dairemizin yerleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir. İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez. İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez. Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 21'nci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir. İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 31'nci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez. İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir. Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz. Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir. İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Somut olayda dosyaya sunulan davacı tarafından imzalandığı gözüken 19.10.2009 tarihli ibranamede hak ettiği tüm işçilik alacaklarını aldığı , hafta tatili çalışma ücreti, dini ve milli bayram çalışma ücreti, yıllık izin ücreti ve bütün kanuni alacaklarını aldığını belirtmiş ve aldığı kıdem tazminatı içinde miktar gösterilmiştir. Ayrıca söz konusu ibranamede davacının ... Adi Ortaklığını kati ve gayri kabili rücu olarak tam ve kanuni bir şekilde aklandığı ve tüm haklarından feragat ettiği ve ibra ettiği beyanının yer aldığı görülmüştür. İbraname ile ilgili davacı isticvap edilerek beyanı alınıp, bu beyanlar ayrıntılı olarak değerlendirildikten sonra dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek ibranameye itibar edilip edilmeyeceğine karar verilmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 25/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.