Mahkemesi :Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi :16/01/2014Numarası :2012/275-2014/26 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalıya ait otelde kısım şefi olarak çalıştığını, haftanın 4 günü 10 saat, diğer iki gününde 14 saat çalışma yaptığını, fazla mesai alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek fazla mesai ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının çalıştığı işyerinde 3 vardiya halinde çalışıldığını, bu nedenle fazla mesai yapılmasının mümkün olmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının fazla mesai yaptığını ispat ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. İşçiye, işyerinde çalıştığı sırada ara dinlenmesi verilip verilmediği ve süresi konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır. Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68 inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63 üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68 inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir. Somut olayda; davacı davalıya ait otelde haftanın 4 gününde 10 saat, haftanın 2 gününde ise 14 saat çalışma yaptığını, haftada 68 saat çalıştığını, haftada 23 saat fazla mesai yaptığını ileri sürerek fazla mesai alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise davalı işyerinde üçlü vardiya sistemi ile çalışılması nedeniyle davacının fazla mesai yapmadığını savunmuştur. Davacı tanığı Selahattin Özelmacı beyanında davacının haftanın 3 günü 12.00-21.30 saatleri arasında çalıştığını, kalan üç gün ise 08.00-21.30 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiştir. Davacı tanığı Ş.. Ö.. davacının haftada 6 gün çalışıp 1 gün izin kullandığını, normalde çalışma saatlerinin 13.00’te başlayıp 21.00’de sona erdiğini, ancak haftanın 3 günü 08.00-21.00 saatleri arasında çalıştıklarını beyan etmiştir. Davacı tanığı H.. K.. ise davacının mesaisinin 12.00-21.30 saatleri arasında olduğunu, haftanın 3-4 günü ise 08.00-21.30 saatleri arasında çalıştığını, haftada 1 gün izinli olduklarını beyan etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının tanık beyanlarına göre ve davacı vekilinin dava dilekçesindeki beyanı da dikkate alınarak haftanın 4 günü 12.00-21.30, haftanın 2 günü ise 08.00-21.30 saatleri arasında çalıştığı, buna göre davacının haftanın 4 günü 10 saat çalıştığı, 1 saat ara dinlenmesi ile günde 1,5 saat fazla mesai yaptığı, davacının haftanın 2 gününde 14 saat çalıştığı, günde 1 saat ara dinlenmesi ile davacının bu günlerde 5,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiştir. Ancak davacının haftanın 4 günü 12.00-21.30 saatleri arasında çalıştığı kabul edildiğine göre davacının haftanın 4 gününde 9,5 saat çalıştığının kabul edilmesi gerekirken 10 saat çalıştığının kabul edilmesi, aynı şekilde haftanın 2 gününde 08.00-21.30 saatleri arasında 13,5 saat çalıştığının kabul edilmesi gerekirken 14 saat çalıştığının kabul edilmesi hatalıdır. Ayrıca davacının 11 saati geçen günlük çalışma süresinden 1,5 saat ara dinlenmesi düşülmesi gerekirken 1 saat ara dinlenmesi düşülmesi de hatalıdır. Bu nedenlerle hatalı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.