Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine tarafından İstenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü; İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre, hükmü temyiz eden davacı Hazine'nin dava ve temyize konu 25, 26, 27, 28, 29, 33 ve 260 parsel sayılı taşınmazlar hakkında anılan taşınmazların kadastro tespitlerine dayanak yapılan tapu vergi kayıtlarının miktar fazlasına yönelik İtirazlarının kadastro komisyonunca reddedilmesi üzerine, aynı nedenlerle, açık bir deyişle miktar fazlasına yönelik olarak dava açtığı anlaşılmaktadır. Saptanan dava niteliği dikkate alındığında, mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Kadastro tespitlerine dayanak yapılan davalı tarafın dayandığı K.Sani 1288 tarih 34 sayılı sicilden gelen 12.10.1971 tarih 11 sayılı tapu kayıtları ile 1938 tarih 34 sayılı vergi kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazlann tümünün tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden, soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi anılan kayıtların dava dışı taşınmazlara revizyon gördüğü halde uygulamada bu olgu gözardı edilmiştir. Öte yandan, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritada tapu ve vergi kaydında tarif edilen sınır yerleri 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde gösterilmediğinden keşfi izlemeye, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermeyen rapor ve eki harita yetersizdir. O halde, saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle dayanılan tapu kayıtları ile vergi kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü gözönüne alınarak anılan kayıtların revizyon gördüğü dava dışı taşınmazların hangi taşınmazlar olduğu, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü'nden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bu yolla sözü edilen kayıtların revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları dava konusu taşınmazlarla birlikte ve bu taşınmazlara da dıştan komşu taşınmazları birarada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğü'nden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanaktan ve varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan kayırJann dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü gözönüne alınarak anılan taşınmazların davalı oldukları saptandığı takdirde, usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalannın birleştirilip birleştirilmeyeceğinin zorunlu olduğu yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu hukuksal olgunun dava ekonomisi ve kayıtların kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve harita yüksek mühendisi, harita mühendisi ve tapu fen elemanından oluşan uzman bilirkişi kurulu tutanak bilirkişilerinin tümü, taraflann aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları ile vergi kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle ayrı ayn yerine uygulanmalı, uygulamada tapu kayıtların haritaya dayanması halinde kapsamlarının haritasına göre belirleneceği düşünülmeli, tapu kayıtların dayanağı harita yoksa tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, öte yandan, uygulamada tapu ve vergi kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar özellikle gözönünde tutulmalı, tapu kayıtlarının varsa haritasına göre kapsamı belirlenirken geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydın dayanağı haritanın ölçekleri eşitlenerek yerel bilirkişi, uzman bilirkişi kurulu eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlanndan yararlanılmalı, tapu kayıtlarının haritası yoksa tapu kayıtlarında ve vergi kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, tapu ve vergi kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu ve vergi kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamada tapu kaydında tarif edilen "kıraç" sınırlarının vergi kaydında tarif edilen orta viran sınır yerinin ise mevki veya köy sınır olduğu, anılan kayıtların kapsamının yüzölçümlerine göre belirleneceği düşünülmeli, bu belirleme yapılırken tapu kaydında tarif edilen Alo tarlası ve orta viran yolu esas alınmalı, bu yol belirlenirken tapu kaydının ilk oluştuğu gündeki güzergahı belirlenmeli, vergi kaydında ise doğuda ve batıda tarif edilen isimsiz yol sınırları ile güneyde tarif edilen Muhittin tarlası esas alınmalı, sözü edilen kayıtlara az yukarıda belirtilen sınır yerleri esas alınarak bu sınır yerlerinin kesiştiği açı içerisinde yüzölçümleriyle belli bir geometrik şekil oluşturacak biçimde kapsam belirlenmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmen, bu yolla dava ve temyize konu taşınmazların dayanılan tapu vergi kaydının yüzölçümleriyle kapsamında kalan kesim ya da kesimleri duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazların tümü ya da bir bölümü dayanılan tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde tapu ve vergi kaydının kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda tapu ve vergi kayıt maliki ya da malikleri, ölenler varsa mirasçıları arasında tüm mirasçıların katılımı ile yöntemine uygun biçimde paylaşma yapılıp yapılmadığı, paylaşma yapılmış ise paylaşmanın yapıldığı gün duraksamasız belirlenmeli, paylaşmanın yapıldığı gün ile kadastro tespitlerinin yapıldığı güne kadar geçen süre de kesinlikle belirlenmeli, bu olgu Özelikle tapu vergi kaydı miktar fazlası yönünden zilyetliğe ilişkin deliller değerlendirilirken gözönüne alınarak zilyetligin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, uzman bilirkişi kurulundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye İmkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli, yargı denetimine açık rapor alınmalı, kayıtların ifraz görmesi halinde ifraz yoluyla oluşan müfrez taşınmaz bölümlerinin kök tapu kaydının ve vergi kaydının oluştuğu gündeki yüzölçümü içerisinde aranmalı, tapu ve vergi kaydının içice girmesi, bir başka deyişle örtüşmesi halinde yüzölçümü daha büyük olan kayda değer verileceği, tapu kaydının oluştuğu günde (1) bir dönüm "919" mzVe tekabül ettiği düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13, 20, 14, 18 ve 14/son maddesi hükmünde sözü edilen kısıtlamalar eşliğinde kayıt malikleri ve mirasçıları da gözönüne alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 22.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.