Mahkemesi :İş MahkemesiYARGITAY İLAMI Davalı vekili, Dairemizin 21.12.2015 gün ve 2015/40508 Esas 2015/25999 Karar sayılı bozma kararının maddi hataya dayandığını ileri sürerek, maddi hatanın giderilmesi isteğinde bulunmuştur. Dairemiz kararında maddi hata yapıldığına dair dilekçesinde davalı vekili özetle; kararın milli bayram ve genel tatil çalışma ücreti açısından bozulduğunu ancak fazla mesai açısından da bozulması gerektiğini, zira 2009-2010 yıllarına ait bordrolarda fazla mesai ücreti tahakkuk ettirilerek banka hesabına yatırıldığını, bu hususun gözden kaçırıldığını, davacının iş sözleşmesinin otelde konaklayan bayan misafirleri taciz etmesi nedeni ile işveren tarafından 18.06.2013 tarihinde feshedildiğini, davacının bundan sonra yaptığı feshin bir anlamının olmadığını, davacı tanığı ...’ın davacının misafiri taciz ettiği sırada otelde bulunan kişi olduğunu, davacının müşteri odasına geldiğinde “bunlar iş gibi” ifadesini kullanan kişi olduğunu, bu tanığın kısa süre sonra ayrılarak dava açtığını, bu nedenle davalı ile arasında husumet bulunduğunu, diğer davacı tanığının feshe konu olayla ilgili bilgisi olmadığını, davalı tanığı ...’in olayı doğruladığını, müşterilerin olayın hemen akabinde müşteri ilişkileri departmanını arayarak davacıdan şikayetçi olduklarını ve müşterilerin sarhoş olmadığını gördüğünü beyan ettiğini, davacı ve tanığının beyanının alınması sırasında baskı yapılmadığını, davacının sigara içtiğini inkar edip küllük gösterilince kabul ettiğini, ayrıca müşterinin omuzuna el attığını savunmasında kabul ettiğini, müşterilerin orijinal şikayet dilekçeleri ile Türkçe tercümesinin cevap dilekçesi ekinde sunulduğunu, davacının bunlara itiraz etmediğini, mahkemenin davacı tanığı ...’ın beyanına itibar ettiğini, bunun beyanına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, bayanların yabancı oldukları bir ülkede ortada hiçbir neden yokken tacize uğradıklarını iddia etmelerinin nedeni olmadığını, mahkemenin bu husustaki gerekçesinin maddi dayanağı bulunmadığını, önyargılı tutum takındığını, bayanların samimi olduklarını, davacının beyanının da bayanların beyanlarını doğruladığını, ikrar içerdiğini, davacının sigara ikram etmesi ve diğer davranışlarının amacını ortaya koyduğunu, soruşturmaya konu olmamasının olayın olmadığı anlamına gelmediğini, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, ayrıca davacının mesai saatlerinde müşteri odasında sigara içtiğini, kusurlu olduğunu, mahkemenin ön yargılı davranışının turizme de zarar verdiğini, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin ödenmesi nedeni ile talebin reddi gerektiğini, 2013 yılında PDKS sistemi ile vardiya düzeninin takip edilmeye başlandığını, bu kartların personele teslim edildiğini, fazla mesainin ispatı konusunda bu kayıtların öncelikle dikkate alınması gerektiğini,bunlarla 2013 yılı Nisan ve Mayıs aylarında fazla mesai yapılmadığının sabit olduğunu, 2013 yılı için fazla mesai talebinin reddi gerektiğini, 2014/450 ve 679 Esas sayılı davalarda bu kayıtlara göre hesaplama yapıldığını mahkemenin de itibar ettiğini, davacının buna itiraz etmediğini, temyiz etmediğini, bu davada dikkate alınmamasının çelişki olduğunu, davacı tanığı ile davalı tanığının beyanının hafta tatili açısından çelişkili olduğunu, her iki davacı tanığının beyanına göre hafta tatili çalışmalarının karşılığının verildiğine ilişkin olduğunu, bilirkişinin ise yılın tüm aylarında 2 hafta için hesaplama yaptığını, hesaplamanın tanık beyanlarına da aykırı olduğunu, cevap dilekçesi ekinde davacıya sağlanan yemeğin maliyetine ilişkin hesaplamanın sunulduğunu, işyerinde yemek üretildiğini, servis hizmetini bünyesindeki araçlarla verdiğini, bu nedenle bunların rayiç değeri değil işverene maliyetinin eklenmesi gerektiğini,davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, bu nedenlerle Daire kararının maddi hataya dayandığını belirtmiştir. Dosya ve eklerinin yeniden incelenmesinde, davalı vekilinin diğer maddi hata nedenleri yerinde değilse de, dosya içinde bulunan bordrolardan 2009 Nisan ayından 2010 yılı Aralık ayına kadar olan dönem için sunulu imzasız bordrolarda her ay değişken saatlerde olmak üzere fazla mesai ücreti tahakkuku yeraldığı tespit edilmiştir. Aynı davalıya karşı benzer istemlerde açılan davaların temyiz incelemesi sonucu Dairemizin 2015/40505, 2015/40506, 2015/40507 ve 2015/40510 esas sayılı kararları ile, milli bayram ve genel tatil çalışma ücreti yanında fazla mesai ücreti açısından imzasız bordrolarla ilgili banka hesap ekstresinin getirtilerek ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti, ödeme yapılmış ise bu ayların hesaplamalarda dışlanması gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, bu davada da bilirkişinin imzasız olması nedeni bazı yıllara ve aylara ait fazla mesai tahakkuklarını dikkate almadığı, banka hesap ekstresinin imzasız bordro dönemlerini kapsamadığı, Daire kararında maddi hata olduğu anlaşılmakla, Dairemizin 21.12.2015 gün ve 2015/40508 Esas 2015/25999 Karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına karar verildi. Gereği konuşuldu, düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, iş akdini fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, mobbing uygulanması, çalışma koşullarının işçi aleyhine değiştirilmesi, gerçek dışı bir takım belgelerin zorla imzalatılmak istenmesi nedenleri ile haklı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı, davacının iş akdinin otel müşterilerini taciz etmesi ve mesai saatleri içerisinde sigara taşıması ve müşteri odasında sigara içmesi nedeni ile haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 37'nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur. Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir. Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir. Geniş anlamda ücret alacağı içerisinde yer alan fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının ödenip ödenmediği yukarıdaki ilkeler göz önüne alınarak tespit edilmelidir. Somut olayda, davalı fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının bordrolarda tahakkuk ettirilerek banka yoluyla ödendiğini savunmuştur. Dosya içerisinde bulunan bordrolarda fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücreti tahakkuk ettirilmiş olup bordroların bir kısmı imzasız olduğu gerekçesi ile dikkate alınmamıştır. Mahkemece bir kısım banka kayıtları getirtilmiş ise de tüm çalışma dönemini kapsamamaktadır. Davalı tarafça temyiz aşamasında da bir kısım banka kayıtları sunulmuştur. Mahkemece imzalı olmayan bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının banka yoluyla ödenip ödenmediği tespit edilerek ödenen aylar dışlanmak suretiyle davacının fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra çıkacak sonuca göre ilgili talepler hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Dairemizin 21.12.2015 gün ve 2015/40508 Esas 2015/25999 Karar sayılı BOZMA kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı vekilinin temyiz olunan karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 21.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.