Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:Kadastro sırasında 144 ada 12 parsel sayılı 24941,83m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ve ölü olduğu da belirtilmek suretiyle davalı K………. Özdeniz adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, ayrıca hak kazanma koşullarının oluşmadığını öne sürerek dava açmıştır. Yargılama sırasında davalı Kamile mirasçılarından Murat Özdeniz ayrıca tapu kaydına da dayanmıştır. Mahkemece davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Davalı K……… Ö……….. mirasçısı davalı M………'ın dayandığı tapu kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritada dayanılan tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri yöntemine uygun biçimde gösterilmediğinden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermeyen harita ve eki raporda yetersizdir. Gerçekten tapu kayıtları lehe olduğu kadar aleyhe de delil olabilir. Hal böyle olunca dayanılan tapu kaydının somut olayda kapsamının sağılıklı biçimde belirlenmesi zorunludur. O halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davalı Kamile mirasçısı davalı Murat'ın tutunduğu 05.05.1953 tarih 5 sayılı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davalının kayıt maliki yada malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup, saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki yada maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili Nüfus Müdürlüğünden getirtilmeli, yada bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı yada bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri ibraz ettirilmeli, tapu kaydına dayanan davalı tarafın tapu kayıt maliki yada malikleri ile akdi yada irsi ilişkisi saptandığı takdirde dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, dayanılan kaydın dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı olduğu saptandığı takdirde usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip, birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve tapu kaydının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri, düzenleyeceği haritada ayrı, ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp, kalmadığı duraksamasız saptanmalı, özellikle uygulamada tutunulan tapu kaydının ifraz görüp görmediği yöntemine uygun biçimde araştırılmalı, ortaklığın giderilmesi davasına konu olduğu gözönüne alınarak sözü edilen dava dosyası getirtilmeli, bulunamadığı takdirde dayanağı ilam ve eki harita getirtilmeli, kayıtların haritaya dayanması halinde kapsamlarının haritasına göre belirleneceği düşünülmeli, ayrıca tapu kaydı ifraz görmüş ise, ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı içerisinde aranacağı özellikle dikkate alınmalı, uygulamada ayrıca tapu kayıtlarının dayanağı, haritaların ölçekleriyle kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine çakıştırılarak uygulanmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın tümü yada bir bölümü dayanılan tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tesbitte saptanan hukuki ve maddi olgular dikkate alınarak özellikle iddianın öne sürülüş biçimine göre tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde, tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.