Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1680 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1774 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü: Mahkemece, davacı Hazine adına tescile karar verilen 102 ada 39 parsel sayılı taşınmaz dışında kalan dava ve temyize konu taşınmazlar, üzerinde tespit gününde adına tescile karar verilen zilyet davalı M... Köyü Tüzel Kişiliği yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de, mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Tespitte saptanan hukuksal olgu ile bir başka deyişle tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi sözleri ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği halde, tutanak bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmemiş, ada bazında dava konusu, taşınmazları birarada gösterecek biçimde uzman bilirkişiye harita düzenlettirilmediğinden keşfi izleme, yerel bilirkişi sözlerini denetleme olanağı bulunamamıştır. Kaldı ki, olayda tanık dinlenmemiş, varsa yasal nedenleri hüküm yerinde gösterilip tartışılmamıştır. Öte yandan, davacı Hazine'ye dava dilekçesi açıklattırılmamış, hangi taşınmazın, hangi hukuksal nedenlerle adına tescil isteminde bulunduğu duraksamaya meydan vermeyecek biçimde Hazine'den sorulup saptanmamıştır. Hal böyle olunca, Ha-zine'nin dava dilekçesinin müphem ve muğlak olduğu kuşkusuzdur. O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı Hazine'ye dava dilekçesi usulün 230 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca açıklattırılmak, bundan sonra Hazine'nin davasına dayanak olarak bir kayıt ve belgeye dayanıp dayanmadığı açıkça sorulup saptanmalı, dayandığı bir kayıt ve belge varsa sözü edilen kayıt ve belgeler yerinden getirtilmeli, daha sonra dava konusu taşınmazları ada bazında dıştan komşu taşınmazlarla birarada gösterecek biçimde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğümden getirtilmeli, bundan sonra çekişmeli taşınmazlara dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanaklan belgeler, davalı iseler dava dosyaları da getirtildikten sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar, çekişmeli taşınmazları davalı Köy Tüzel Kişiliğine bağışladığı öne sürülen gerçek kişiler ve tutanak bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, öncelikle, davacı Hazine davada bir kayıt ve belgeye dayandığı takdirde, sözü edilen kayıt ve belgeler 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlardan da yararlanılarak yöntemine uygun biçimde yerine uygulanmalı, kapsamları belirlenmeli, bundan sonra dava ve temyize konu taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek, tespitte saptanan hukuksal olgular ile keşifte saptanan hukuksal olgular arasındaki aykırılık duraksamasız giderilmeli, dava konusu taşınmazları davalı Köy Tüzel Kişiliğine bağışlayan ya da bağışlayanlar taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek bağışın yapıldığı gün duraksamasız belirlenmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli, rapor alınmalı, davalı Köy Tüzel Kişiliği yönünden davanın dayanağını oluşturan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/son maddesi hükmünde öngörülen biçimde davalı Köy Tüzel Kişiliği adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca zilyetlik yoluyla başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediğinin Kadastro, Tapu Sicil ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, yapılmış ise etkili bir denetim ve kontrol için tespit tutanakları varsa dayanakları kayıtlar, davalı iseler dava dosyaları getirtilip incelenmeli, usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca salt 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/son maddesi hükmünün sağlıklı biçimde uygulanması ve denetim yapılabilmesi için dava dosyalarının birleştirilip birleşti rîImeyeceği düşünülmeli, paylı tespit edilen taşınmazlar varsa taşınmazın yüzölçümü payda, o taşınmazda ilgiliye payı karşılığında kaç m2 yer isabet edeceği duraksamasız belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 14.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.