Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde müdür olarak görev yaptığını iş akdinin feshedildiğini, ileri sürerek diğer alacakları ile birlikte kıdem ve ihbar tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette çalışırken davacının eşi ile şirketin bir çalışanının gizlice "şalgam/meyve suyu şirketi" kurdukları, mesaisini bu şirket için harcadığını, böylece müvekkilinin güvenini kötüye kullandığını, davacının bu tür işlerin içinde olduğunun tespit edilmesi üzerine işyerinden kendi isteği ile ayrıldığını ve haber alınamadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davalı vekili davacının istifa ettiğini iddia etmiş ise de bu iddiasını ispatlayamadığı, iş verenin iş akdini ihbar ve kıdem tazminatı ödemesini gerektirmeyecek şekilde feshettiğini ispatlayamadığı, gerekçesi ile .bilirkişi raporundaki miktarlara göre, isteklerin kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24'üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17'nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. Somut olayda, davalı tanıklarının davacının kendisini ayrıldığı yolundaki beyanının yanı sıra davacı tanığı ...’ın, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını duyduğu, kendisi işten ayrıldıktan sonra davacı davalı şirkette çalışırken kendisinin davacının eşi ile birlikte şalgam ve nar suyu imal eden bir şirket kurduklarını, daha sonra kendisinin ortaklıktan ayrılıp davacının devam ettiği, yolundaki beyanları ile davacı işçinin iş akdini haklı neden olmaksızın kendisinin sona erdirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olmuştur. O halde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.