Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16611 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28966 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı Belediye vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı Sendika vekili, davalı Belediye'nin davacı ... Sendikasının yıllardır işyerinde örgütlü olduğu, davalı bünyesinde çalışan ve müvekkili sendikaya üye olan işçilerin Sendika Ana Tüzüğü'ne göre sendikaya üyelik aidatı ödemeleri gerektiğini, davalı Belediye'nin işçilerden kestiği aidatları bu güne kadar müvekkiline ödemediğini, ödeme tarihinin kanunda ve taraflar arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinde kararlaştırıldığını iddia ederek 14.03.2008-24.06.2013 dönemine ait fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2000,00 TL aidat alacağının TİS gereği ödenmesi gereken tarihlerden itibaren en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Dava ... Belediyesi'ne karşı açılmış, davanın devamı sırasında bu belediyenin 6360 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kapatılarak ... Belediyesi'ne katılması nedeni ile husumet bu belediyeye yöneltilerek davaya devam edilmiştir. Davalı ... Belediyesi temsilcisi personelin ... Valiliği Devir ve Paylaştırma Komisyonu tarafından ... Büyükşehir Belediyesi ve ... Genel Müdürlüğüne devri nedeniyle Belediye hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. İstek ve hüküm altına alınan sendika üyelik aidat alacağı 2008 Mart-2013 Temmuz ayları arasındaki döneme ilişkin olduğundan davanın yasal dayanacağı 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 23. ve 6356 sayılı Yasanın 18.maddesidir. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 23. maddesinde, “Faaliyeti durdurulmayan sendika ve konfederasyonlara üyelerince ödenecek aidatın miktarı tüzüklerinde belirtilir. İşçi sendikasına işçinin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, bir günlük çıplak ücretini geçemez. İşveren sendikasına işverenin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı işyerinde işçilere ödediği bir günlük çıplak ücretleri toplamını geçemez. Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler konamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 61. maddesinde, “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur. Bu aidat dışında sendikaya ödenmek üzere bir kesintinin yapılması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılamaz. Yukarıdaki fıkra gereğince Sendika Tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.” düzenlemesi yer almıştır. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir.”, aynı maddenin 4. fıkrasında da “Dayanışma aidatı miktarı, üyelik aidatının üçte ikisidir.” hükümleri yer almıştır. Aynı düzenlemeler 6356 sayılı yasanın 18.maddesinde de bulunmaktadır. Öte taraftan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinin 1. fıkrasında "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur." İkinci fıkrasında ise "Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen ihbarda bulunmak suretiyle tespit etmiş ise, mücerret bu günün hitamı ile borçlu mütemerrit olur." denilmiştir. Görüldüğü üzere, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 61/1. maddesine (6356 sayılı yasanın 18.maddesine) göre bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu uyarınca yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini, sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve sendikanın banka hesap numarasını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilerek ve bildirilen banka hesabına yatırılmasını istemesi gerekir. Toplu İş Sözleşmelerinde kesilen aidatın ne zaman sendikaya yatırılacağı hususu düzenlenmiş ise ayrıca ihtara gerek kalmadan bu tarihlerden itibaren faize karar verilmeli, bu konuda bir düzenlenme yoksa taraf sendikanın işvereni temerrüde düşürmesi gerekir. Dava tarihinden önce sendika tarafından işverenin temerrüde düşürülmesi söz konusu değil ise dava ve ıslah tarihi temerrüt tarihini oluşturmaktadır. Bu nedenle bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Ayrıca 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 61/2. maddesinde (6356 sayılı yasanın 18.maddesinde)sendika üyelik aidatının bir ay içerisinde sendikaya gönderilmesi öngörülmüş ise de, yukarıda açıklandığı şekilde kanunda işverene bir aylık ödeme süresi öngörülmesi temerrüt için yeterli görülmemiş, işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacı Sendika lehine 2008 Mart ayından 2013 Temmuz ayına kadar olan (bu ay dahil) aidat alacağı hüküm altına alınmış ise de, dava tarihi olan 11.07.2013 tarihi itibari ile muaccel olan ve istenebilecek aidat alacağı en son 15.5.2013-14.6.2013 arasındaki döneme ait aidat alacağıdır. Hal böyle iken dava tarihi itibari ile muaccel olmayan 15.6.2013-14.7.2013 dönemine ait aidat alacağının da tahsiline karar verilmesi hatalı olmuştur. 3- Mahkemece yapılan ödemenin mahsubu ile bakiye aidat alacağına 2011 yılı Mayıs ayından itibaren aylık bazda tespit edilen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz işletilmiştir. Ancak az yukarıda belirtildiği üzere davacı sendikanın her Toplu İş Sözleşmesi dönemi için davalı Belediye'yi yasanın aradığı şekilde temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosya içinde bulunan 22.1.2009 tarih ve 13724 sayılı ( 15.3.2009-14.3.2011 arası dönem için), 14.02.2011 tarih ve 31214 sayılı (15.3.2011-14.3.2013 arası dönem için) talep yazılarının (davalı) kapatılan Belediye'ye tebliğ edilip edilmediği araştırılmadığı gibi, 15.03.2013-14.09.2014 tarihleri arasındaki dönem bakımından davacı Sendika'nın davalı Belediye'ye sendikalı işçilerin isimleri ile banka hesap numarasını ve kesilmesi gereken üyelik ve dayanışma aidat miktarını içeren talep yazısı gönderip göndermediği belli değildir. Bu itibarla dosya içinde bulunan davacı Sendika'nın kapatılan Belediye'ye gönderdiği talep yazılarının tebliğ tarihi posta idaresinden ve/veya davalı taraftan sorulmak sureti ile tespit edilmelidir. 15.03.2013-14.09.2014 tarihleri arasındaki TİS dönemi bakımından da davacı Sendika'nın bu şekilde bir talep yazısının olup olmadığı ve tebliğ tarihi araştırılmalıdır. Yapılacak araştırma sonucunda davacı Sendika'nın her TİS dönemi için gönderdiği talep yazılarının tebliğ edildiği anlaşıldığı takdirde, şimdiki gibi aylık bazda tespit edilen temerrüt tarihlerinden itibaren aksi halde dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize karar verilmelidir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.