Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalıya ait iş yerinde 15/04/2009-31/05/2010 tarihleri arasında tır şöförü olarak çalıştığını, çalışmalarının Kuruma bildirilip sigortasının yapılmadığını, fazla mesai yaptığını hafta tatili dahil dini ve milli bayramlarda çalıştığını ücretinin düzenli ödenmediğini belirterek bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ile şirket yöneticisinin enişte-kayın olduğunu davacının birikmiş parasıyla peşinat ödeyerek davacı adına tır aldıklarını, tırın şirket adına kaydedildiğini davacının kendi tırı ile şirkette çalıştığını, şirketin fiilen kendi adına olan araçların şoförlerinin sigortalı olduğunu davacının ise kendi aracında çalıştığını aralarında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, taraflar arasındaki ihtilafın pancar taşımasından kaynaklanan hesabın görülmesi sırasında rakamda mutabık kalınmamasından kaynaklandığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafından işçilik alacakları ile birlikte açılmış hizmet tespitine ilişkin dava tefrik edilerek hizmet tespitine dair Mahkemenin 2012/659 E sayılı dosyasıyla görülen dava bordro tanıklarının davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığına ilişkin beyanlarına göre ispatlanamadığından reddedilmiş ve Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2013/817 E, 2013/11763 K. sayılı 04/06/2013 günlü ilamıyla onanmıştır. Tefrik edilerek 2012/793 Esas sayılı dosyada görülmekte olan bu davada ise ./..tarafların enişte kayın olduğu, aracın şirket adına görünmesine rağmen davacıya ait olduğu, şirkete bağımlı olmaksızın kendi adına çalıştığı, dosya kapsamında bulunan anlaşma başlıklı belgeden de tarafların pancar naklinden kaynaklanan hesap nedeniyle 17.880,00 TL üzerinde mutabık kaldıkları, işçilik işverenlik ilişkisi olması halinde bu tür bir mütabakatın söz konusu olmayacağı mutabakatın taraflar arasında işçi işveren ilişkisi olmadığını gösterdiği İşçi işveren ilişkisi bulunmaması halinde bu ilişkiden doğan alacakların da söz konusu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca, İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir. Mahkemece taraflar arasında İş Kanunu kapsamında iş akdinin unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle davaya bakmaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.