Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16551 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8069 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Davacı vekili, davacının, davalıya ait ... ilçesinde bulunan ekmek fırınında 01/05/2001 tarihinde işçi olarak işten çıkarıldığı tarih olan 05/10/2007 tarihine kadar sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığını, davalının müvekkilinin iş akdini haksız olarak feshettiğini, çalıştığı süre içerisinde yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını, ayrıca haftanın 7 günü gece saat 24:00'da iş başı yaptığını, ertesi gün saat 16:00'da işten ayrıldığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, dini bayramların ilk günü hariç bütün genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacının işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda, tensip zaptıyla davalıya delillerini bildirmesi için tebliğ tarihinden itibaren 10 gün süre verilmiş, tebligat zarfında da ilk duruşma günü olan 26/11/2010 tarihine kadar delillerini bildirmesi ihtarını içerir davetiye tebliğ edilmiştir. Ayrıca davalı vekiline 27/05/2011 tarihli duruşmada delil listesini sunması için sonraki duruşmaya kadar süre verilmiş, ancak davalı vekili bu süre içerisinde delil listesi sunmamıştır. Davalı vekili 10/01/2012 tarihinde delil listesini sunmuş olup davacı süresi içinde sunulmayan delil listesini kabul etmediklerini bildirmiştir. Mahkemece 10/01/2012 tarihli duruşmada "Davalı vekili tarafından süresi içerisinde sunulmayan delil dilekçesindeki tanık ...'ın dinlenilmesine yönelik talebin reddine" karar verilmiştir. Dava, 6100 sayılı HMK.nun yürürlüge girmesinden önce 01/09/2010 tarihinde açılmıştır. Mahkemece davalıya delillerini bildirmesi hususunda kesin süre verilmemiştir. Davalı delillerini hasrettiğini beyan da etmemiştir. Mahkemece, davalı vekiline tanık dinlenilebilmesi amacıyla masraf yatırması için kesin süre verilerek kesin süre içerisinde davalı tarafın izleyeceği yola göre hareket etmek gerekirken savunma hakkını kısıtlar şekilde kesin süre verilmeksizin ...'ı tanık olarak dinletme talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir. Ayrıca mahkemenin 02/12/2010 tarihli müzekkeresiyle davacının çalıştığı davalı işyerinde ve komşu işyerlerinde çalışan işçilerin listesinin İlçe Emniyet Müdürlüğünden istenerek, İlçe Emniyet Müdürlüğünün bildirdiği isimlerin ise kamu tanığı sıfatıyla dinlenmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Niteliği itibariyle işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan bu alacak davasında ispat yükü taraflar üzerindedir. Mahkemenin kendiliğinden araştırma yapması, delil toplaması ve kamu tanığı dinlemesi mümkün değildir. Bu itibarla, taraf delilleriyle bağlı kalınarak ve davalının bildirdiği tanık ... dinlenmek suretiyle karar verilmesi gerekmektedir. 2-HUMK'nun 83. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah kurumu, mahkemeye yönetilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile taraflara dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmeleri imkanını sağlamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücretlerinin hüküm altına alınmasını talep etmiş ve her bir talep konusu alacağın hangi tutarda talep edildiğini belirterek davanın harca esas değerini 3.200,00 TL olarak göstermiştir. Davacı vekili 17/10/2012 tarihinde 557,35 TL ıslah harcını mahkeme veznesine yatırmış ve 18/10/2012 tarihli duruşmada bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın ıslah edildiğini kabul ederek davayı kabul etmiş, ayrıca kıdem tazminatı için akdin feshi diğer alacaklar için dava tarihinden itibaren faize hükmetmiştir. Öncelikle dava 1086 sayılı HUMK döneminde açılmış kısmi dava olup belirsiz alacak davası değildir. Davacıya ıslah dilekçesi sunması ve ıslah ettiği alacakları ve miktarını açıklaması için süre verilmemesi hatalı olmuştur. Ayrıca bu açıklama yapıldıktan sonra dava dilekçesinde talep edilen tutarlara dava, ıslaha konu tutarlara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekli iken her bir alacağın toplam tutarına kıdem tazminatı için fesih diğer alacaklar için dava tarihinden faiz işletilmesi isabetsiz olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.