Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalının yanında 01/05/2000-12/03/2007 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, iş akdinin haklı bir nedene dayanmaksızın davalı tarafından sonlandırıldığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davacının iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini, zamanaşımı savunmasında bulunduklarını, davacının çalıştığı aracı günde en az 5-6 saat kendisinin kullandığını, ayda en az 4 gün yedek şoförün çalıştığını, aracın ayda bir iki gün servise girdiğini ve bu sürelerde de davacının çalışmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında fazla çalışma süresinin hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil .../...niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Somut olayda; mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda davacının haftanın 6 günü 07:00-20:00 saatleri arasında 2 saat ara dinlenme süresinin düşümü ile günde 11 saat çalıştığı kabul edilerek fazla mesai ücreti hesaplanmıştır. Ayrıca davacının çalışmış olduğu ulusal bayram genel tatil günleri için ulusal bayram genel tatil ücreti de hesaplanmıştır. Fazla mesai süresinin ve ücretinin hesabında ulusal bayram genel tatil günleri dışlanmamıştır. Ulusal bayram genel tatil günleri için normal çalışma süresi olan 7,5 saat için ulusal bayram genel tatil ücretine hükmedildiğine göre bu günler için 3,5 saat fazla çalışma yapıldığının kabulü ile hesaplama yapılması gerekirken ulusal bayram genel tatil günlerinde 11 saat üzerinden fazla çalışma ücreti hesaplayan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı taleplerini ıslah ederek artırmış ise de, ıslah dilekçesinde faiz talep etmemiştir. Mahkemece ıslah dilekçesinde talep edilmediği halde ıslah ile artırılan miktarlara 1086 sayılı HUMK’nun 74. (6100 sayılı HMK’nun 26.) maddesinde belirtilen taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde faiz yürütülmesi hatalıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 09.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.